Buruk ve diğerlerinden tamamen farklı bir bayram yaşadık milletçe. “Nerede o eski bayramlar” melodisine milat olacak bir bayram yaşamak zorunda kaldık. Büyükler küçüklere hasret, küçükler büyüklere hasret kaldılar. Telefonlarla giderilmeye çalışılan hasretler nedeniyle de iletişim ağları çöktü, telefonlar kilitlendi. Dünyayı kasıp kavuran korona belası bayram sevincimizi de buruk yaşamamıza neden oldu. Yasaklarla geçen bir bayram tatilinde sonra yasaklarında son bulması yeni bir tehlike ile karşı karşıya kalmamıza neden oldu.Gastronomi unvanımız , çeşit çeşit lezzetli kebabımız, sarımsaklı lahmacunumuz, dünyaca meşhur baklavamız derken koronadan dolayı artan vakalarımızla da tanınmaya başardık çok şükür.Tatil rehavetinden çıkar çıkmaz sokaklar caddeler kalabalıklaşmaya, maskesiz dolaşmalara şahit olmaya başladık. Vaka sayısındaki korkutucu artışımız endişe verirken valiliğin yaptığı ciddi uyarılar da kulak arkası edilmeye başlandı.Havaların ısınması ile birlikte sorumsuzluklarında artmaya başlaması bizleri bekleyen yeni problemler de yüzleşmemiz demek oluyor. Sağlık örgütlerinin salgın ile ilgili olarak ikinci dalgadan bahsetmesi, ilimizde görülen vaka sayılarındaki ürküten artış ne yazık ki bizleri halen kendimize getiremedi.İstanbul’dan sonra en fazla korona vakası görülen ikinci şehir olmamız ve yasakları en fazla çiğneyen kent olmamız nedeniyle gözlerin bir anda bize çevrilmesi ve de sorumsuzluğumuzun sorgulanması kentimiz adına bizleri üzen bir imaj olmaktan öteye gitmemektedir. Haddinden fazla dış göç almamız, kontrolsüz artan nüfusumuz, sanayi ağırlıklı olan şehrimiz her sorunun olduğu gibi bununda üstesinden elbette gelecektir. Ama lütfen hem kendimiz hem de çevremizdeki insanlar adına salgının bir an önce bertaraf edilmesi için üzerimize düşen görevleri dikkatlice yerine getirelim, getirmeyenleri uyaralım.Daha güzel ve yaşanıla bilinir bir Gaziantep bizlerin çabası ile olacaktır.