Bu hafta şiddeti küçük ama etkisi büyük bir deprem yaşadık.Çok şükür herhangi bir zararlılık olmadı ama sarsıntının yüzeye çok yakın olması ve hissedilebilirliğin yüksek olması yürekleri birkez dana ağzımıza getirmeye yetti de artı bile. Peş peşe meydana gelen sarsıntılarla ile ilgili konuşan uzmanlar ise depremlerin birbiri ile ilgili olan bağlantılarına açıklık getirirken, neden bu kadar sık yaşandığına ilişkin ise yerküredeki hareketliliğe dikkat çekip, Türkiye’nin deprem kuşağında olduğunun unutulmaması gerektiğine vurgu yapıyor.Ülkemiz geçen yıldan beri uzun zamandır beşik gibi sallanıyor.Doğusundan batısına kadar depremlerle dolu bir yıl geçiriyoruz.Uzmanlarda depremlerin devam edeceğini biran önce kayıpların yaşanmaması adına acil önlemlerin alınması için sık sık uyarılarda bulunuyorlar.Son zamanlarda yaşanan depremlerin tek sevindirici tarafı maddi ve manevi kayıpların yaşanmamış olması.Ama bu demek değil ki bundan sonra yaşanabileceklerde bu kadar şanslı olacağız.Binalarımızın sağlamlığı,güvenilirliği tartışılır.Eski ve dayanıksız yapıların fazlalığı olası bir büyük depremde tehlike arz edecekken diğer önemli bir sorunda toplanma alanlarının nereleri olacağı sorusu.Gaziantep’te her deprem sonrasında bu soru sorulur ve herhangi bir muhatap yada cevap alamadan üstü kapanıp unutturulur.Çünkü harita üzerinde deprem toplanma alanı olarak görülen yerler yeşil alanlarda uzun uzun binalar siteler yer almakta.Yani toplanma alanlarımızın yerinde beton binalar yükselmekte.Pazar yerleri olarak görülen bölgelerinde alanları yetersiz ve onlarında etrafında yüksek binalar yükselmekte.Olası bir depremde ne sağlamlığı güvenilir evlerimiz ne de kaçabileceğimiz güvenilir,teşkilatlı toplanma alanlarımız var.Canımızda malımızda Allah’a emanet artık. ***