YENİ DÜNYA DÜZENİNDE TÜRKİYE’NİN YERİ

Fatih Gözüaçık

7 ay önce

Dünya’da birçok ülke artık tek kutuplu ABD hegemonyasındaki dünya düzenine karşı çıkıyor bu düzene meydan okuyor. Yeni küresel ve bölgesel güçler dünya sahnesinde kendini göstermeye başladı. Günümüzde ulusal güvenlik ve ekonomilerini ön planda tutan ülkeler farklı ittifaklarla bir araya gelerek konumlarını güçlendirmeye çalışıyorlar. Bugünkü yazımda dünya yeni bir düzene doğru giderken hangi ülkelerin ön plana çıktığını ve yeni dünya düzeninde Türkiye’nin yerini ele almaya çalışacağım. İnsanlığın var oluşundan günümüze dünyamız sürekli bir değişim ve dönüşüm içerisinde olmuştur. Kavimler göçü, İstanbul’un fethi, Fransız ihtilali, sanayi devrimi, iki büyük dünya savaşı dünya tarihinde derin iz bırakan bazı olaylardır. Geçmişte yaşanan bu durumlar günümüz dünyasında da farklı bölgelerinde ekonomik ve siyasi istikrarsızlıklar askeri çatışmalar kitlesel olaylar olarak karşımıza çıkmaktadır. İkinci dünya savaşından sonra SSCB’nin dağılmasına kadar iki kutuplu bir dünyayı yaşadık, bu zamanlar batı blokunda ABD varken doğu blokunda da SSCB egemenliği vardı. Bu iki ülke dünyanın süper güçleriydi. SSCB’nin dağılması ile birlikte Amerika’nın egemen olduğu tek kutuplu bir dünya düzenini yaşadık yıllarca. Ama artık tek kutuplu dünya düzeni ülkeler tarafından sorgulanmaya başladı. Günümüzde ülkeler bu düzene karşı yeni ittifaklar, oluşumlar, arayışlar içerisine girmiş durumdalar. Peki 1991 yılından beri 30 yıldan fazla süredir devam eden ABD hegemonyasındaki dünya düzeni sona mı eriyor? Peki bu sitemin sona ermesi dünyayı nasıl bir yer haline getirecek, çok kutuplu dünya sistemi nasıl olacak? Çok kutuplu dünya düzenine geçilse de yine dünyayı güçlü ülkeler domine edecek yine onların sözü geçecek 1450-1600 yılları arasında Osmanlı devletinin daha önceleri Roma imparatorluğunun dünya siyasetini yönlendirdikleri gibi. Dünyadaki değişimler çoğu zaman büyük savaşlarla meydana gelirken kimi zaman siyasi ve ekonomik krizlerle ve toplumsal olaylarla gerçekleşmektedir. Günümüz dünyasında güçlü ülkeler yani ABD, Çin, Rusya, Almanya, Japonya gibi küresel güçlerle Türkiye, İran, Suudi Arabistan gibi bölgesel güçler dünya siyasetinde etkin rol oynuyorlar. Dünyada siyasi ve ekonomik eşitsizlikler devam ediyor bu durum ülkeleri yeni arayışlara yöneltiyor. Bölgesel iş birlikleri özellikle gelişmekte olan ülkelerin söz sahibi olması açısından önemlidir. II. Dünya savaşından sonra ABD ile Rusya arasında yaşanan soğuk savaşın bir nevi yeni versiyonu bu kez ABD ile Çin arasında yaşanmakta güvenlikten ticarete rekabet yaşanmakta. Soğuk savaşın Rusya’sının yerini günümüzde Çin almış durumda. Bunun yanında çok kutuplu dünyanın diğer aktörleri Türkiye, Hindistan, İran gibi ülkelerinde içinde yer aldığı yeni bir oluşuma doğru ilerliyor. Günümüzde artık çok kutuplu dünya terimini kullanmamız daha doğru olur diye düşünüyorum. Dünyanın çok kutuplu bir sisteme doğru gittiğini söylemek yanlış olmaz. Hala güçlü de olsa artık ABD küresel siyasete tek başına hükmedemiyor. Mesela artık ABD’nin karşısında Çin var Çin artık dünya ekonomisine yön veren önemli bir aktör haline geldi. ABD’nin ilk sıradaki tehdit unsurlarından olan Çin son dönemde Rusya ile olan ilişkileri ver Ortadoğu’da attığı adımlarla dikkat çekmekte. Çin artık yeni dünya düzenine etki edecek çok önemli bir aktör durumunda. Peki Türkiye yeni dünya düzeninde Türkiye nerede konumlanmalı? Türkiye batıya yakınlaşmasını devem mı ettirmeli denge politikası mı izlemeli yoksa gelişen Avrasya ülkeleri artasında mı yer almalı? Türkiye bir yandan AB’ye üye olmaya çalışırken bir yandan da Rusya ile ilişkilerini geliştirmekte. İki bin yıllık tarihe ve devlet geleneğine sahip bir milletiz. Yeni dünya düzeninde bölgesel bir aktör olmaktan çıkıp küresel güç haline gelmemiz gerekiyor. 400 yıl önce nasıl dünyanın süper gücü olduysak bunu yine başarabiliriz. Bunu yapacak kudret insan kaynağı ve inanç var. Yeter ki kendi iç hesaplamalarımızı bir kenara bırakarak Türkiye’yi savunmadan ekonomiye siyasetten eğitime her alanda dünyanın en gelişmiş ülkesi yapmak için çalışalım. Yoksa 100 yıl önce Sevr anlaşması ile Türkiye’yi parçalamaya çalışan güçler bugün de fırsat bulsalar bunu yapacaklar. Bu durumu engellemek Türkiye’yi küresel bir güç haline getirmek için birlik olmalı çalışmalı üretmeliyiz…
YAZARIN DİĞER YAZILARI