ÇEVREYİ HOR GÖREN YARINI ZOR GÖRÜR!

Fatih Gözüaçık

2 ay önce

İnsanoğlu ihtiyaçlarını karşılamak için doğal çevrenin olanaklarından yararlanır. Sanayi faaliyetlerinin gelişmesi ve son yüzyılda yaşanan hızlı nüfus artışı doğal kaynakların tüketimini artırmıştır. Doğal kaynakların kullanımı üzerindeki aşırı baskı, doğal kaynakların sınırsızmış gibi algılanıp bilinçsizce tüketilmesi ve atıkların doğal ortamlara bırakılması çevre sorunlarının yaşanmasına yol açmıştır. Hava, su ve toprak gibi ortamlarda artan çevre kirliliği insan ve diğer canlıların yaşamı için tehlike oluşturmuştur. Geçmişten günümüze insanlar ihtiyaçlarını karşılamak için doğal çevrenin olanaklarından faydalanmışlardır. Hadi biraz geçmişe gidelim acaba 10 bin yıl önce insanlar nasıl yaşıyorlardı hiç düşündünüz mü? İlk insanlar mağaralarda yaşamışlar geçimlerini avcılık ve toplayıcılıkla sağlamışlardır. Neolitik çağda insanlar su kenarlarında yaşamaya başlamışlar yerleşik hayata geçmişlerdir. İnsanlık tarihi açısından dönüm noktalarından biri yerleşik hayata geçişle yaşanmıştır. Zamanla artan nüfusla birlikte insanların ihtiyaçları da çeşitlenmiştir. Özellikle sanayi devrimi sonrasında Dünya nüfusunun hızla artması doğal kaynakların tüketimini de hızlandırmıştır. Günümüzde doğal kaynakların bilinçsiz kullanımı beraberinde önünü almakta zorlandığımız çevre sorunlarının yaşanmasına neden olmaktadır. Havanın, suyun, toprağın kirletilmesi günümüzde insan yaşamına olduğu kadar hayvan ve bitki türleri üzerinde de olumsuzluk yaratmaktadır. İçinde bulunduğumuz yüzyılda ormanları tahrip ettik, atmosfere karbon salınımını artırarak küresel ısınamaya neden olduk, bilinçsiz avlanma sonucu birçok canlının ya neslinin tükenmesine ya da yaşam alanlarının daralmasına neden olduk. Biraz araştırma yaptım öğrendiklerim karşısında şaşkına döndüm. Dünyada 1 dakikada yaklaşık 30 futbol sahası büyüklüğünde orman yok oluyor. Büyüklüğü düşünebiliyor musunuz? (Yılda 19 milyon dönüm demek bu), son 200 yılsa atmosfere 2,3 trilyon dolar karbon salınımı yapılmıştır. Yine gezegenimizdeki tüm toprakların yarısı son 150 yılda erozyon nedeniyle yok olmuştur. Suyun bilinçsiz kullanımı sonrasında su kaynakları hızla azalmaktadır. Günümüzde kirlilik aşırı nüfus artışı, kuraklık nedeniyle her 10 kişiden biri temiz suya erişememektedir. Bu durumun ilerleyen yıllarda su savaşlarına neden olacağını önceki yazılarımda belirtmiştim. Dünyayı gelecek 10 yıllarda bekleyen en büyük sorunlara baktığımızda su kıtlığı, küresel iklim değişikliği, küresel ısınma gibi çevresel sorunlar gelmektedir. Geçtiğimiz yıl dünya nüfusu ilk kez 8 milyarı aştı. Nüfusun artış hızı azalsa da 2050 yılında dünya nüfusunun 10 milyara yaklaşacağı tahmin edilmektedir. Bu durumda ülkelerin çevreci ve sürdürülebilir politikalar izlemesini zorunlu kılmaktadır. Peki Türkiye’de şehrimizde, mahallemizde, durum nasıl? Aslında evimizin balkonundan aşağı baktığımızda okulumuzda bahçeye baktığımızda, sokaklara çıkıp biraz dolaştığımızda çevre kirliliğinin ne boyutlara ulaştığımı görmekteyiz. Bu durum hali hazırda yaşanan çevresel sorunların önlem alınmazsa önümüzdeki yıllarda daha da artacağı kesindir. Ülkemizde çevrenin korunmasına dair yeni yasal düzenlemelerin ivedilikle yapılması gerekmektedir. Örneğin yere çöp atamanın caydırıcı bir cezası yok, aslında cezaya da gerek yok. Her bir bireyin yere çöp, atık, maske, sigara paketi ve sayamadığım atıkları atmaması gerektiğini bilmesi gerekmektedir. Bu bilincin okul öncesi dönemde ve okul çağında her bir bireyde yerleştirilmesi gerekmektedir. Çocuklara ilkokuldan itibaren akademik bilgiyi yüklemekten daha önemli olan çevre bilinci oluşturmaktır. İlk okullarımızda hayat bilgisi derslerinde bunlar tabi ki veriliyor ama henüz yeterli seviyede olduğunu düşünmüyorum. Burada hükümetlerin çevresel sorunları azaltmak için yaptıkları uluslararası anlaşmalar, tükenebilir kaynaklar yerine temiz çevre dostu tükenmeyen kaynakların kullanılması en önemlisi. Ayrıca her bireyin çevre bilincine sahip olması çevresini koruması gerekmektedir. Bilinçsizce çevreye attığımız plastik şişelerin doğada yüzlerce yıl kaybolmadığını unutmayalım. Dünya’da herkese yetecek kaynak mevcuttur. Su, orman, toprak gibi kaynakların israf edilmeden dengeli ve sürdürülebilir kullanılması daha yaşanılabilir bir dünya için elzemdir. Çevreye duyarlı çevre bilinci yerleşmiş bireyler yetiştirmek her birimizin birincil görevleri arasındadır. Çevremizi koruyalım kollayalım. Unutmayalım çevreyi hor gören geleceği zor görür!
YAZARIN DİĞER YAZILARI