USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

EĞİTİMDE GİTGİDE ARTAN FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ

09-03-2020

Ben ilkokula giderken yani sene 1997’de özel okullar bu kadar yaygın değildi,birçok aile için de evladını özel okula göndermek gerçek manada ekstrem bir harcamaydı. Şehir merkezindeki devlet okullarında sınıf mevcutları 60 öğrenciye kadar dayanırken, şehirdeki tek tük özel okullarda bu sayı en fazla 30 kişiye kadar yükseliyordu. Yani yarı, yarıya. Tabi o zamanlar şunu da inkar etmemek gerek, devlet okulları imkan olarak her ne kadar özel okullarla yarışamayacak düzeyde olsa da, eğitim kaliteleri tartışılamayacak kadar iyiydi ve birçok özel okulla da yarışacak düzeyde devlet okulları vardı.

Peki 2020 Türkiye’sinde durum ne?

Şu an itibariyle özellikle Gaziantep’te Vali Davut Gül’ün de eğitime verdiği önemin de bir miktar daha etkisiyle derslik sayısı her geçen gün artıyor ama ihtiyacı karşılayacak denge yakalanabildi mi, henüz değil, daha çok okula ihtiyaç var. Sayın vali göreve ilk geldiğinde 100 adet dersliğe yani okula ihtiyaç olduğunu söylemişti.Peki eğitimde devlet okulları ne noktada dersek, maalesef tablo çok iyi gözükmüyor.Gerek genel eğitim politikasındaki yanlışlıklar, gerek aile içi sorunlar, gerek öğretmen kalitesi eğitim kalitemizi belirleyen kıstaslar. Yıllardır uygulanan sınıfta bırakmama uygulaması, öğrencilerin disiplinsizce, sorumluluk bilincinden uzak bir yapıya bürünmesine sebep oldu, sınıfta kalma korkusu yaşamayan bir öğrencinin, öğretmenine karşı sadakat ve saygı duyması ne kadar beklenilir bir durum?

Öğretmenler mesleki yeterliliğe sahip mi?

Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Öğretmenler yeni nesil sizlerin eseri olacaktır” sözünü hepimiz biliyoruz. Gerçekten öğretmenlik en kutsal mesleklerden bir tanesi. Türkiye’de onbinlerce öğretmen adayı mesleğini yapabilmek için atama bekliyor, atanamayanlar hayatlarını idame ettirebilmek için ağır çalışma saatleri ve düşük ücretlerle ücretli öğretmenlik yapıyor ve adeta bu döngüde sömürülüyor hatta mobbinge maruz kalıyor. Peki özellikle yeni atanan genç öğretmenlerimiz mesleki yeterliliğe sahip mi? Bu da olayın ayrı bir boyutu.

Bir tarafta 50 bin liralık özel okullar,
bir tarafta dezavantajlı çocuklar

Eğitim de fırsat eşitsizliğinin tavan yaptığı bir dönemi yaşıyoruz. Bir tarafta boyasız, damı akan köy okulları, bir tarafta kentin dezavatajli bölgelerinde okuyan dezavantajlı öğrenciler bir tarafta sene de 50 bin lira ücretle tüm imkanlardan yararlanan öğrenciler. Evet, devletin herkese aynı imkanlarla eğitim vermesinin mümkün olmadığını biliyorum. Fakat bir kesim adeta kendi haline bırakılmış durumda, Düztepe, Vatan Mahallesi, Karşıyaka, Boyno ve benzeri bölgelerde aile içi sorunların, akran zorbalığının maksimum düzeyde olduğu bölgelerde derslik eksiklikleriyle birlikte ne öğrenci ortalama bir eğitim görebiliyor, ne de öğretmen rahatlıkla mesleğini icra edebiliyor.

Neler yapılabilir, nasıl düzelir?

*Hem öğretmenlere hem öğrencilere rehberlik  hizmeti verilmeli.
*Öğretmenlere mesleki mobbing uygulamalarının önüne geçilmeli.
*Öğrencilerin aileleriyle olan ilişkileri, varsa bir sorun üzerine düşülmeli.
*Öğrenciler için sosyal faaliyetler uygulanmalı.
*Sınıfta kalma uygulamasının ivedilikle geri dönmesi lazım.
*Disiplin mekanizmasının gerçekten çalıştırılması lazım.

Birşeyleri tamamen kaybetmemek adına, eğitim sisteminde köklü değişiklikler yapılması şart, aksi takdirde nesillerimizi gitgide kaybediyoruz ve kaybedeceğiz.


SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?