USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ESKİDENDİ O, KAHKENİN ÜÇÜ ANTEP’İN İÇİ

03-08-2021

Bugün belki biraz karamsar ama yine de umutlu bir şekilde başlıyorum yazmaya.Cennet vatanın dört bir köşesi alev alev yanarken çok da keyifli yazılar kalemi almayı beklememek lazım elbette. Doğup büyüdüğüm, tabir-i caizse yedi göbek bağımın ait olduğu kent bu kenttir benim. Ne kadar kızsakta, ‘ah’ etsek de, vazgeçemediğimiz memleketimizdir bizim. Hani bir söz vardır ya, ‘doğduğun değil doyduğun yerdir memleketin’ diye, doğruluk payı vardır belki, cennet Türkiye’nin her karış toprağı memlekettir zaten ama o adeta sana ait hissettiğin, manevi bir bağ kurduğun şehirler başkadır. Benim için de doğduğum, ekmeğini yiyip suyunu içtiğim şehir Gaziantep’tir benim.

Böyle bir başlık atmayı hiç istemesem de, belki de çok geç bile kaldım. Atalarımızın meşhur bir sözü vardır; ‘Kahkenin üçü, Antep’in içi’. Bu sözün birden çok açıklaması olsa da, hepsinin ortak paydası, Gaziantep’e bağlılığı ve vazgeçilemez olduğunu ifade etmektedir. Peki o günlerden bugüne ne değişti bu şehirde?
-Çok şey.

Türkiye’nin ilk 5 sanayi şehrinin içindeyiz, ihracat rekorları, istihdam rekorları kırıyoruz ama herşey bu kadar toz, pembe mi, maalesef değil. Elbette bunda konjonktürel değişikliklerin, demoğrafik yapının değişmesinin de çok katkısı var ama ne yazık ki birlikte yaşamayı beceremedik, beceremiyoruz.
İnsanlar birbirine saygı, sevgi duymayı bırakın birbirinden nefret ediyor. Trafikte hele bir elinizi kaldırıp, tepki gösterin, hemen insanlar sizinle kavga etmeye can atıyor. 

Esnaflık kültürüne sahip olamayan, o kabiliyeti taşıyamayan insanlar yüzünden Gaziantep esnafı deyince insanlar bir adım geride duruyor artık.
Bir kilo baklava almak, bir tabak beyran içmek şehrin %50’si için artık çok lüks birşey.

Akrabalık bağları yerli ailelerden, daha kırsal ve doğu kökenli vatandaşlara çıktıkça artıyor, indikçe azalıyor.

Suriye iç savaşının etkisiyle gelen yoğun göç dalgası sonucu, şehrin her geçen gün demoğrafik yapısı değişiyor, Gaziantep’te her yıl doğan Suriye’li bebek sayısı, Gaziantep geneli doğan bebek sayısından 3 kat daha fazla.

Kiralar almış başını gidiyor, sıfır daire fiyatları semtten semte artıyor, bugün Gaziantep’te 2.5 milyon liraya ev satılıyor,1000 liradan aşağı ‘oturulabilir’ kiralık ev bulunmuyor.

Kent genelinde fuhuş, uyuşturucu ve hırsızlık patlama yapmış durumda, üzgünüm ama akşam vakti bile bırakın geceyi sokaklar artık güvenli değil.
Eğitim de her geçen gün geriye gidiyoruz, lise ve üniversiteye giriş sınavlarında 81 il arasından ilk 60 ilin arasında bile yer alamıyoruz.
Kent yapısı günden güne daha hissedilebilir bir şekilde gettolaşıyor, kentin bir kesimiyle diğer kesimi arasında her konuda ki makas daha da açılıyor.

Trafik başlı başına bir sorun olup, içinden çıkılamaz bir keşmekeşe dönüşüyor, en acısı proaktif hiç bir uygulamanın olmaması, sorunun çözümüne dair yapılan anlık uygulamaların da hiç bir faydasının görülmemesi krizi daha da derinleştiriyor.

Ne acıdır ki, özellikle son 2 yıldır neredeyse her hafta genç, yaşlı her kesimden intihar haberleri geliyor, kahroluyoruz.

Şimdi soruyorum, o kahkenin üçü, Antep’in içi güzellemesi çok eski de kalmadı mı?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?