USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Adalet mi, Ezber mi? YKS’nin Görünmeyen Yüzü

Adalet mi, Ezber mi? YKS’nin Görünmeyen Yüzü
25-07-2025

      Her yıl milyonlarca öğrencinin girdiği YKS sınavı sonuçları geçtiğimiz gün yayınladı. Kimisi sevindi kimisi umutlarını gelecek yıla taşıdı. Üç harfli bu kısaltma olan YKS, aslında gençlerin sırtına yüklenmiş koca bir sistemin adıdır. Yıllar içinde adı ÖSS oldu YGS oldu YKS oldu isim değişti ama değişmeyen tek şey ise öğrencilerin 17 yıllık birikiminin birkaç saate sığdırılmasıdır. Üniversiteye girişin anahtarı gibi sunulan bu sınav, ne yazık ki eşitliği değil, yarışa dayalı bir elemeyi temsil ediyor.

       YKS, görünürde "herkese eşit" bir sistem. Herkes aynı gün, aynı sınav kitapçıklarıyla aynı kurallara göre yarışıyor. Ama gerçekte bu yarış, maraton değil engelli koşudur; bazıları o engelleri daha doğuştan atlatmış, kimileri ise daha başlarken takılmıştır bile. Kaliteli eğitime erişimin bölgesel ve ekonomik farklarla dağıldığı bir ülkede, bu sınav ne kadar adil olabilir? Bir yanda özel dersler, butik kurslar, rehberlik hizmetleri ve kaynak bolluğu... Diğer yanda öğretmensiz geçen dersler, yetersiz müfredatlar ve kıt kaynaklar. YKS yalnızca öğrencilerin bilgisini değil, aynı zamanda ailelerinin ekonomik durumunu ve yaşadıkları coğrafyanın eğitim altyapısını da ölçüyor. Üstelik bu sınavın psikolojik etkisi de azımsanacak gibi değil. 17-18 yaşındaki gençler, hayatlarının geri kalanının bu sınava bağlı olduğuna inandırılıyor. Birkaç saat içinde alınan puanlar, sadece tercih listelerini değil, özgüvenleri, hayalleri ve hatta bazıları için yaşama sevincini belirliyor. Bu kadar büyük bir yükü genç omuzlara yıkmak, ne kadar insanî? YKS, resmi söylemlerde “herkese eşit fırsat sunan” bir sınav olarak pazarlanıyor. Aynı kitapçık, aynı saat, aynı süre değişen hiçbir şey yok. Gerçekte bu yarışa herkes farklı noktadan başlıyor. İstanbul’un en köklü liselerinden birinde okuyan bir öğrenciyle, Doğu Anadolu’nun bir köyünde öğretmensiz geçen senelere rağmen YKS’ye hazırlanan bir öğrenciyi nasıl aynı kategoride değerlendirebiliriz? Bir taraf özel derslere, deneme sınavlarına, rehberlik hizmetlerine ve dijital kaynaklara erişirken; diğer taraf sadece elindeki sınırlı müfredatla baş etmeye çalışıyor. Bazıları başarıya ulaşmak için maraton koşarken, diğerleri dikenli bir dağın zirvesine tırmanıyor. YKS sadece akademik bir sınav değildir; aynı zamanda bir psikolojik baskı aracıdır. Daha lise yıllarında başlayan sınav kaygısı, öğrencilerin sosyal hayatını, ruhsal sağlığını ve özgüvenini kemiren bir canavara dönüşüyor. “Hayatının en önemli sınavı”, “kazanamazsan hiçbir şey olamazsın” gibi sözlerle büyütülen gençler, daha 17’sinde hayattan bezmiş hâle geliyor. Depresyon ve tükenmişlik duygusu, YKS sürecinin doğal bir parçası gibi görülüyor. Rehberlik servisleri bunu “alışılmış stres” diye adlandırsa da, bu stresin birçok genç için telafisi olmayan yaralar bıraktığı gerçeği göz ardı ediliyor.

         Eğitimde reformdan söz edilecekse, bu sınav sistemi mutlaka masaya yatırılması gerekmektedir. Ölçme-değerlendirme sistemleri yeniden düşünülmeli; öğrencilerin sadece akademik değil, çok yönlü becerilerini ve potansiyellerini ortaya koyabilecekleri adil ve sürdürülebilir bir model geliştirilmesi elzemdir. Ezbere değil, düşünmeye dayalı bir eğitim sistemi; yarışa değil, gelişime dayalı bir sınav sisteminin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Bir sınav, bir gencin geleceğini belirlememeli. Bilgiye ulaşmanın, yeteneği geliştirmenin ve başarıya ulaşmanın yolları, tek bir kapıya indirgenmemelidir. Belki 4 yıla yayılan bir sınav sisteminden bahsedilebilir. Belki sınav sisteminden tamamen kurutulabilir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?