
2000 yılında özel okulların sayısı 2000 civarıyken günümüzde bu sayı 14 bin 352'ye
ulaşmıştır. 2002 yılında özel okulların toplam okullar içindeki oranı %2’yken bu oran
günümüzde %20'ye çıkmıştır. Bu artış eğitimde nitelikten çok niceliğe önem verdiğimizi
akla getirmekte. Özel okul sayısındaki bu artış, öğretmenler için alternatif istihdam
olanakları sağlasa da beraberinde bazı ciddi sorunları da getirmektedir. Özel okullarda
çalışan öğretmenler hem eğitim kalitesini yükseltmeye çalışmakta hem de birçok yapısal
problemle başa çıkmak zorunda kalmaktadır.
Özel okullarda öğretmenler birçok problemle boğuşmakta bunlar arasında en önemlisi
düşük ücretler ve güvencesiz çalışma koşullarıdır. Özel okullarda görev yapan öğretmenler
Devlet okullarında çalışan öğretmenlere göre çok daha düşük maaşlara çalışmaktalar. Elden
ödenen ve asgari ücret seviyesinde maaşlar özel okullarda görev yapan on binlerce
öğretmeni zor durumda bırakmaktadır. Sektördeki başka bir sorun ise özel okul
öğretmenlerinin, çoğu zaman sigorta haklarından dahi tam olarak yararlanamamasıdır. Bu
durum, öğretmenlerin mesleki motivasyonunu olumsuz etkilemekte, öğretmenlik onurunu
zedelemekte ve eğitimde kaliteyi düşürmektedir. Bir diğer önemli sorun ise yoğun iş yükü
ve mesai saatlerinin belirsizliğidir. Özel okullarda öğretmenler yalnızca ders vermekle
kalmaz; etüt, kulüp çalışmaları, veli görüşmeleri ve çeşitli organizasyonlar gibi birçok ek
görev üstlenmek zorunda kalır. Bu görevler genellikle mesai saatleri dışında yapılır ve ek bir
ücretlendirme söz konusu değildir. Sorunlar saymakla bitmiyor, sözleşme süresinin 1 yıl
olmasına rağmen bazı kurumlarda 10 ay ödenen maaşlar yaz tatilinde öğretmenleri çok zor
durumda bırakmaktadır. Sadece düşük maaşlar özlükle ilgili sorunlar değil yönetim
tarafından öğretmenlere uygulanan baskısı ve mobbingler veli memnuniyeti odaklı yaklaşım
da öğretmenleri değersizleştirmektedir. Birçok özel okulda eğitim kalitesinden ziyade
müşteri memnuniyeti ön planda tutulmakta, bu da öğretmenlerin pedagojik yaklaşımlarını
sınırlandırmakta ve karar alma süreçlerinde söz sahibi olmalarını engellemektedir.
Öğretmenler, öğrenciye doğru eğitim vermek yerine, veliyi memnun etmeye çalışmak
durumunda kalabilmektedir. Mayıs ayına girmek üzereyiz birçok özel okulda gelecek yılın
öğretmen sözleşmeleri henüz yapılmadı. Öğretmenler maaşlarına ne kadar zam yapılacağını
bilmiyorlar. Benimde aklıma şu soru geliyor. Acaba sözleşmeleri bu zamana bırakarak
öğretmenlere bizim şartlarımızı kabul edeceksin mi denmek istiyor? Çünkü bu zamanlarda
kadrolar oluşturulduğu için öğretmenlerin iş bulması zorlaşıyor.
Özel okullarda öğretmenlerin yaşadığı mesleki gelişim eksikliği de göz ardı edilemez.
Devlet okullarında öğretmenlere yönelik verilen yeşil pasaport, kamu hizmetlerinden
faydalanma imkanları maalesef özel okullarda görev yapan öğretmenler için geçerli
olmuyor. Özel okullardaki öğretmenler için bu tür desteklerin verilmemesi öğretmenleri
değersizleştirmektedir.
Sonuç olarak, özel okullarda öğretmenlik, dışarıdan bakıldığında cazip gibi görünse de
içinde birçok yapısal sorunu barındırmaktadır. Bu sorunların çözümü için öğretmenlerin
özlük haklarının, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve eğitim kalitesinin yalnızca veli
memnuniyetiyle değil, pedagojik ölçütlerle öğretmeni de merkeze alacak şekilde
değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Geleceğin teminatı çocuklarımıza daha
müreffeh bir ülke bırakmak için eğitimi birincil önceliklerimiz arasına almalıyız.
Unutmayalım ki geleceğimiz eğitimde.