USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

DÜNDEN BUGÜNE ÖĞRETMEN OLMAK

04-10-2021

Geçen günlerde Artvin’de bir kaymakamın okul ziyareti sırasında kendisine hoş geldiniz diyen bir öğretmeni azarlayarak sınıftan dışarı çıkarması tüm öğretmen camiasını derinden yaralamıştır. Topluma örnek olması gereken yöneticiler böyle davranarak acaba neyin ispatını yapmaya çalışıyorlar? Toplumun aynası olan öğretmenler bu tür davranışları hak edecek ne yaptı? Vali öğretmeni azarlar, kaymakam öğretmeni azarlar, okul idarecisi öğretmeni azarlar. Hatta öğrenciler bile öğretmeni azarlar. Bu tarz olayları duydukça çok üzülüyorum ve nereden nereye geldik diyorum. Derse girdiğinde öğretmene saygısından ayakta bekleyen bir Cumhurbaşkanından Büyük önder Mustafa Kemal’den öğretmeni azarlayan değersizleştiren bir kaymakamlara yöneticilere. Bir zamanlar öğretmen görünce önünü ilikleyen bir nesilden öğretmeninin karşısında ayak ayak üzerine atarak oturan, eğer öğretmen özel okuldaysa senin maaşını ben veriyorum diyen nesillere.

""


Yukarıdaki fotoğraf 1930’da Darülfünununda, bugünkü İstanbul Üniversitesi’nde çekilmiş. Bu fotoğrafa bakınca bugünleri düşündüm ve içim sızladı umutlarım kırıldı canım yandı. Atatürk, o tarihte Cumhurbaşkanıdır. Yalnız Cumhurun başkanı değil, Cumhurun yani halkın bir üyesidir. O yalnız devrimin öğretmeni değil, devrimin öğrencisidir. Türkiye, öğretmen başına düşen öğrenci sayısında OECD ülkelerinin ortalamasının gerisinde. Aslında son yıllarda büyük bir atılım yapıldı ancak atama bekleyen öğretmenlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Bu sorun ücretli öğretmenlerle çözülmeye çalışılıyor ki bu büyük bir yanlış. Ücretli öğretmende bir defa aidiyet duygusu oluşmuyor. Sigortalar yarım maaşlar ise asgari ücretten dahi düşük. Eskiden saygıdeğer, iyi bir gelecek vaat ettiği düşünülen öğretmenlik mesleğinin, günümüzde gittikçe daha fazla itibarsızlaştırılan bir meslek haline dönüştürüldüğüne şahit olmak çok üzücü önceleri tıp fakültesi ile yarışan matematik bölümüne artık 40 matematik sorusundan 2 tanesini yapan gidebiliyor. Fizik Kimya Biyoloji bölümleri aynı şekilde barajı geçenlerin kazandığı bir bölüm haline geldi Tarih Coğrafya bölümlerini zaten söylemiyorum bile çünkü bu bölümlerin açık öğretimi açıldı. Her ile bir üniversite politikası maalesef işsizler ordusunu oluşturdu ve bölümlerin değerlerini azalttı. Bu bir problem bir yana şu an hem kamuda çalışan öğretmenlerin hem de özel sektörde çalışan öğretmenlerin bir yığın sorunu var. Özellikle pandemi döneminde öğretmenlerin sanki bu tabiri kullanmaktan bile utanıyorum yatıyormuş gibi bir algı oluştu toplumun bazı kesimlerinde. Öğretmenler birçok sorunla boğuşuyorlar. Bu hayat pahalılığında ev geçindiriyor çocuk okutuyorlar. Hele özel sektörde çalışan öğretmenler onların işi daha da zor ağır çalışma koşulları, yöneticiler tarafından uygulanan mobbingler, düşük ücretler, her yıl sözleşme yenileyecek miyim kaygısı ve daha başkaları say say bitmez. Bu bağlamda tüm öğretmenler arasındaki dayanışmayı güçlendirmek uğranan haksızlıkları dillendirmek ve öğretmenlerin daha iyi çalışma koşullarına sahip olması için kurulan Özel Sektör Öğretmenleri Birlikteliği Derneği sonunda kuruldu. Bu Dernek tüm özel sektör öğretmenleri için bir umut ışığı oldu. Öğretmenler arasında birliktelik güçlendi artık öğretmenler sorunlarını gelip dernek yetkililerine anlatabiliyor. Bu alanda tabuların yavaş yavaş yıkıldığına da şahit olmaktayız.
 Tüm bu sorunlar önümüzde dururken üzerine kamu yöneticilerinin veya özel sektördeki kurum sahipleri ve idarecilerin öğretmenlere yaptığı bazı olumsuz davranışlar toplum nezdinde de öğretmenlik mesleğinin itibarsızlaştırılmasına neden olmaktadır. Öğretmen Türkiye’nin geleceği olan gençleri yetiştirendir. Her meslek değerlidir ama öğretmenlik mesleğinin yeri ayrıdır. Kamu özel sektör ayrımı yapılmadan tüm öğretmenlerin gerekli itibarı, hak ettiği saygıyı görmesi gerekmektedir. Ünlü şair Fakir Bozkurt ne demişti hatırlayalım:
Öğretmen yalvarmaz
Öğretmen baş eğmez
Öğretmen el açmaz
Öğretmen ders verir
Bırakın öğretmenler işlerini yapsınlar. Geleceğin yöneticilerini, bilim adamlarını yetiştirsinler. Topluma ışık olsunlar. Bu tarz söylemlerle Öğretmenleri değersizleştirmeye morallerini bozmaya kimsenin hakkı da yetkisi de yok.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?