Kadına Şiddet konusunun Türkiye’nin kanayan yarası haline geldiğini ifade eden KAMER Vakfı Gaziantep Şube Başkanı Aynur Yıldıran, Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için toplumun tüm kesimlerinin el ele vermesi gerektiğini söyledi.
KAMER Vakfı Gaziantep Şubesi Başkanı Aynur Yıldıran Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve artan şiddet olaylarına ilişkin gazetemize açıklamalarda bulundu. Türkiye’ de KAMER ve onlarca kadın kurumu yıllardır kadına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda çalışmalar gerçekleştirdiğini söyleyen Yıldıran, “Kadına yönelik şiddet ve cinayetler birer toplumsal sorundur. Toplumun tüm kesimleri toplumsal cinsiyet konusunda farkında ve duyarlı olduğu zaman sorunun çözümü mümkün olacaktır. En önemli çalışma ‘Zihniyet Değişikliği’ sağlamak olmalı. Medeni kanun, TCK, 2006/17 sayılı Genelge, 6284 sayılı yeni şiddet yasası, neredeyse bunların hepsi aynı hükümet tarafından kadın hareketinin katkısı ile sağlanan olumlu gelişmelerdi. Burada sorun bu yasaların uygulanmasında kararlı bir siyasi irade eksikliği. Kadına yönelik şiddet konusunun önlenmesinde sorunlar yaşanmasında bir diğer sorun Kadına Şiddetin önlenmesi noktasında deneyimli kadın örgütlerinin görüşlerinin alınmaması oluyor” diye konuştu.
“HER KESİMİN KATKISI GEREKLİ”
Kadına yönelik şiddetin temelden başlanarak incelenmesi gerektiğini belirten Yıldıran, “Kadına yönelik şiddetin nedeni toplumsal cinsiyet rolleri sonucunda oluşan ayrımcı bakış açısıdır. Cinsiyetçi sistem kadın ve erkeği yüzyıllardır farklı roller biçtiği kalıplar içerisine soktuğu için erkekler kendilerini her şeyin sahibi, her şeyi bilen, her şeyin hakimi olarak görürken; kadınları ise ev içine hapsedip, çocuk doğurup büyütmekle yetinmesi gereken, her şeye boyun eğen ve itiraz etmeyen, ederse de gereken cezanın verildiği nesneler olarak gördüğü bir sistem oluşturuyor. Bu sistem toplumsal cinsiyet rollerini beslemek için aile, gelenek, görenek, yasa ve benzeri gibi kurumsal destek mekanizmaları da oluşturulmuş durumda. Dolayısıyla Kadına yönelik şiddet tam da bu nedenle toplumsal bir sorun ve toplumun her kesiminin katılımı ve mücadelesiyle çözülebilecektir” dedi.
“KADIN ÖRGÜTLERİNİN GÖRÜŞLERİ ALINMALI”
2014 yılında zihniyet dönüşümüne yönelik çalışmalarda bir geriye gidiş olduğunu ifade eden Yıldıran, “Biz bağımsız kadın örgütleri Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının bu alanda uzmanlaşmış kadın örgütlerinin bilgi ve deneyimlerini hem de uluslar arası sözleşmelere uyma zorunluluğundan dolayı da dikkate alması gerektiğini düşünüyoruz. Devletin koruması altındaki kadınların, kendisini korumakla görevli polis memuru ile birlikte öldürüldüğünü görmek yapılan çalışmaların yeterliliği konusunda çok açık bir bilgi veriyor.
“KADIN SIĞINMA EVİ SAYISI YETERSİZ”
Gaziantep’te yeterli sayıda Kadın Sığınma evi bulunmadığını söyleyen Yıldıran, “6360 sayılı kanun ve Türkiye’de AB uyum süreci kapsamında çıkan 5393 sayılı Belediye Kanunu’na göre nüfusu 100.000’in üstünde olan yerleşimlerdeki belediyeler, kadın ve çocuklar için sığınma evi açmak zorundadır. Bu kanuna göre şuan da Antep merkez ilçelerinden Şehitkamil de bir, Şahinbey de bir, Nizip'te bir olmak üzere 3 ilçe belediyesinin de Kadın sığınma evinin bulunması gerekiyor; oysa bizim sadece Gaziantep Büyükşehir belediyesine ait bir sığınma evimiz var. Özellikle son dönemlerde yoğun bir Suriyeli kadın nüfusunun Gaziantep’te yaşamaya başladığını düşünürsek çok dilli hizmet verebilecek kadın sığınma evlerine daha çok ihtiyacımız var” şeklinde konuştu.
