USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Celal Doğan neden seçilmeli?

24-02-2019

Yaklaşan 31 Mart yerel seçimleri öncesinde seçim çalışmalarını sürdüren DSP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Celal Doğan, kentin her köşesinde büyük ilgi görüyor. “Gaziantep istedi aday oldu” demek sanırım sadece Celal Doğan için geçerli bir cümle olur. Seçimlere kısa bir süre kala Gazianteplilerin konuştuğu şu söz oldukça dikkat çekici; “Bakan-Başkan hanıma 5 yıl boyunca ulaşamadık”.

Gazeteci Yusuf Gözüküçük, Celal Doğan’ın adaylık süreci kentte tartışılırken bir yazısında “Neden Celal Faktörü” demişti. O yazı bugün 31 Mart’ta neden Celal Doğan seçilmeli sorusunun cevabını veriyor.

İşte o yazı;

NEDEN CELAL FAKTÖRÜ?
Yıl 1988.
Gaziantep henüz anakent olmamış, bir enkaz yığını gibi.
Belediye, çalışmak şöyle dursun, kendisine gelen ödeneği bile geri iade ediyor. İş yapmak ve üretmekten tek anladıkları; su parası ve emlak vergisi toplamak. Bir de şimdiki Bedestende yani o zamanın kasaphanesinde etleri denetlemek.
Çalışanların maaşlarını ödemeyi saymıyorum tabi..
Merkezi yerlerde bile ulaşım sorunu şöyle dursun, yangın çıksa itfaiye giremiyor. Belediye Başkanına ulaşmak mümkün değil. Vatandaşı geçtim, bazı gazeteciler bile zar zor ancak ulaşabiliyor.
Şehrin valisi ile birlikte “dert dinleme günü” yapıyor, dinleyip gidiyor, çözüm yok.
26 Mart 1989
Gaziantep Büyükşehir oluyor ve merkezde iki ilçe ile seçime giriyor.
Celal Doğan anakent belediye başkanı oluyor. Özellikle merkez ilçe belediye başkanları ile koordineli bir şekilde şehre “sihirli bir el” değiyor.
Ve şu günde bile özlenen çağdaş belediyecilik anlayışı kentte hüküm sürmeye başlıyor.
Ben Celal Doğan’ın Belediye Başkanı olarak üç dönem yaptıklarından bazılarını sıralayayım şuraya, siz okuyanlar şimdi nelerden mahrum kalındığının hesabını kendiniz yapın.
Belediye vatandaşın babasının evi gibiydi
Gaziantep’in Büyükşehir olmasının vebali de büyüktü. Danışmanlar, daire başkanları, meclis üyeleri her ne kadar halkın sorunlarını ve ihtiyaçlarını iletip çözüm üretilse de bir konuyu yetkili ağızdan dinlemek ve çözümünü üretmek en mantıklı yoldu ve birebir iletişim bu anlamda etkiliydi.
Vatandaş hangi konuda olursa olsun Belediye Başkanının kapısından içeri teklifsiz girebiliyordu. Ne kapıda üst araması, ne kimlik soruşturması, ne de vatandaşı güç durumda bırakacak sorular…
-Başkanla görüşeceğim.
-Tabi efendim. Buyrun.
Durum bundan ibaretti
Belediyeye ve belediyesinin başkanına ulaşan herkes sorununu halletmenin ya da olmayacak bir şey ise nedenlerini öğrenip ikna olup huzur ve mutlulukla dönerdi.
Dünyada sayılı olan projeleri yaşama geçti
Bugün Alleben Deresinin temizlenip etrafının dünyanın en büyük ve en uzun parkı olması az bir şey değildir. 100. Yıl Kültür Parkı tarihi bir projedir. İçine akan şehrin atığından arındırılıp tertemiz su akması ve Porsuk çayı ve etrafı gibi turistik bir hale getirilmiş olması Celal Doğan döneminin en büyük başarılarından biridir.
Hayvanat Bahçesi
Büyük bir deha isteyen projedir. Dünyanın en büyüklerinden olması şöyle dursun, her hayvanı kendi doğal ortamında koruyabilmek ve insanlarla buluşturabilmek sadece zeka değil, duyarlılık da gerektiren bir çalışmadır. Büyük bir ustalıkla başarılmıştır.
GATEM, Organize Sanayi, Küçük Sanayi Sitesi, Hayvan Pazarı, Köylü Garajı, Sebze Hali vs.
Bunları dillendirmek bile lüzumsuz.
Ve tabi Gaziantepspor
Yıllarca ikinci üçüncü liglerde feleği şaşmış bir takımı Türkiye’nin büyükleri arasına sokabilmek bu işi büyük bir istekle ve yürekle yapmaktan başka türlü olmazdı.
Gaziantepspor’un UEFA Kupasında oynayacağını o yıllarda bize bir söyleyen olsa, “dalga geçmeyin lan” diye hakaret eder, belki de tokatlayıp yollardık.
Ama öyle bir hale gelmiştik ki, UEFA bile bizi kesmez artık demeye başlamıştık. Çünkü Gaziantepspor’a acayip güvenmeye başlamıştık. Şehrimizin sembolüydü, büyük takımlar geliyordu, esnafı, üreticisi kazanıyordu. Turistik merkezler iş yapıyordu. Kimse “dükkan kirasını bile ödeyemeyecek haldeyiz” demiyordu. Şehre gelen geleneydi.
Stadın altındaki esnaflar 14 gün iş yapmasa bile 15. gün öyle bir iş yapıyordu ki, beş aya bedel. Tek dert yeme içme değildi, kentin çok yüksek bir saygınlığı vardı.
Ayrım yoktu
CHP’lilerin bile kızdığı şey buydu.
“Başkan diğer partilerden kişilere bizden daha çok ilgi gösteriyor”
Celal Doğan, başkanlığı döneminde tarafsız siyasetini sürdürdü. Her seçim sonrası parti rozetini çıkarıp ben partinin değil, şehrin belediye başkanıyım anlayışıyla siyasi görüşü ne olursa olsun, bir problemi olana da elinde projesi ile gelene de aynı eşit mesafede yaklaştı.
Bu kentte yaşayanlar “İnsanlara eşit davranma”nın ne olduğunu onun döneminde gördü.
Çalışanlarına karşı da hoşgörülü ve anlayışlı
Büyükşehir Belediyesinde çalışan samimi bir arkadaşım anlatmıştı, ismini vermeden olduğu gibi aktarayım:
“Toplantıya girdik, sonradan fark ettim. Hiç olmayacak bir hata yapmışım. Müdürüm gergin, ben suçluluk ve mahcubiyet hissediyorum, düzeltmek için zaman yok. Başkan gördü hatayı.  Benim yüzüme baktı:
‘Çalışan insan hata yapar, düzelteceğine ve bir daha ki sefere daha dikkatli olacağına inanıyorum’ dedi. Hem mutlu oldum, hem daha dikkatli ve daha çok çalıştım o günden sonra”
Ben bu yazıyı yazdım ki, insanlarımız biraz da “neyi kazandıklarını” değil, “neyi kaybettiklerini” de düşünsünler diye.
Bu işçisi, emekçisi, seyyar satıcısı, memuru için de geçerli, şehrimizin iş adamları için de geçerli.
Celal Doğan bu “Anakent”in kurucusudur, mimarıdır.
Bugünlerde yeniden adaylığı konuşuluyor.
Bir gazeteci, geçmişte de bugünde de aradığı zaman hemen telefonunun diğer ucunda Celal Doğan’ı bulabiliyorsa bu: ‘kente Celal Doğan’ı istemek’ için en geçerli ve en etkili nedenidir.
**


SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?