USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Malpraktis Davalar (Doktorların Uygulama Hatalarından Doğan Tazminat Davaları) Nedir?

07-07-2021

Özel, kamu hastaneleri, aile hekimleri, özel klinikler gibi her türlü sağlık kuruluşlarında faaliyet gösteren doktorların, deneyim eksikliği, yoğun mesai saatleri vb. sebeplerle yanlış teşhis, başarısız operasyonlar, yanlış tedavi gibi hatalı operasyonlar sebebiyle davalar açılabilmektedir.

Tıbbi Malpraktis, “Tabibin tedavi esnasında güncel standart uygulamaları yapmama durumu, beceri noksanlığı yahut hastanın tedavisini vermemesiyle gelişen zarar” biçiminde tanımlanmaktadır.

Hekim ile hasta arasındaki ilişki, bir vekâlet sözleşmesine dayanır. Yani hekimin istenilen sonucu elde edememesi gibi bir sorumluluğu olmasa da, yani “tıbbi müdahale taahhüdü” bulunmasa bile, yaptığı işlem ve eylemlerde gösterdiği çabanın özenli olmayışından dolayı sorumluluğu doğmaktadır.

Hekimin, hastanın zarar görmemesi için mesleki tüm şartlarını yerine getirmek ve hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında saptayıp gereken önlemleri zamanında almak, buna mukabilinde uygun tedaviyi zamanında uygulamak zorundadır.

Gereken özeni göstermeyen hekim, TBK md. 510 gereğince vekâlet ilişkisine dayalı olarak vekâleti gereği gibi ifa etmemiş sayılır.

Hekim kusuru bulunarak hastaya zarar vermişse, burada haksız fiil çerçevesinde sorumluluğu oluşur. Oluşan zararla hekim fiili arasında bir illiyet bağı olması gerekmektedir. Ortada illiyet bağı yoksa hukuka aykırı bir durum da söz konusu olmaz.

Hukuka uygunluk sebepleri;
    •    Hastanın rızasının bulunması
    •    Hastanın menfaatine uygun bir hareketin olması
    •    Kamu yetkisinin kullanılması

Gibi durumlar hukuka uygunluk sebepleridir ve hekimin haksız fiil unsurları oluşmaz.

Hastanın tedavisi sırasında komplikasyon ( izin verilen risk) oluşursa, bu durumda da hekimin sorumluluğu doğmaz.

Acil durumlarda, hastanın bilinci kapalı ise, hekim hastanın onayı olmaksızın tıbbi müdahalelerde bulunabilir.

Hekimler görev sırasında hastaya verdikleri zararlar hata, ihmal veya kusur neticesinde oluşmuşsa, maddi ve manevi tazminat sorumluluğu doğabilir. Burada ispat yükü zarar gören yani hastanın üzerindedir.

Oluşabilecek zararlar;
    •    Hekim tarafından yapılan müdahale, yeni bir tedavi ya da ameliyat durumunu doğurmuşsa
    •    Hekim tarafından yapılan müdahale kazanç kaybına yol açtıysa
    •    Hatanın ekonomik geleceği sarsıldıysa
Vb. zararlar ortaya çıktıysa, hekimin bu doğrultuda tazminat sorumluluğu oluşacaktır.

Hasta, hekimin müdahalesi çerçevesinde vefat ettiyse, o zaman yakınları “Destekten yoksun kalma” tazminatı talep edebilir.

Manevi tazminat olarak, hekimin başarısız operasyon neticesinde bedensel veya manevi olarak kendisinde oluşmuş elem, acı, kederin karşılığı talep edilebilir.
Eğer yanlış müdahale kamu hastanelerinde gerçekleşmişse, öncelikli olarak idareye başvurulmalıdır. 60 günlük süre içerisinde idare cevap vermemişse, sürenin bitimi itibariyle veya red cevabının verilmesinin tebliğ tarihinden itibaren 60 gün içerisinde “İdare Mahkemesi’nde” dava açılabilir.

Kamu hastanelerinde, zarar verilen fiilin öğrenilmesinde itibaren 1 yıl ve her hâlükârda 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir.  

Eğer yanlış müdahale özel bir hastanede gerçekleşmişse, görevli mahkeme “Tüketici Mahkemesi” dir. Yetkili mahkeme ise davacının, davalının yerleşim yeri ya da fiilin işlendiği yer mahkemesi olacaktır.

Hasta ile hekimin arasındaki ilişki sözleşmeye dayanıyorsa zamanaşımı süresi 5 yıldır. Sözleşme ilişkisi yoksa fiilin öğrenilmesinden itibaren 2 yıl ve her halükarda 10 yıldır.  





 












SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?