USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ DÜNYANIN SONU MU OLACAK?

12-09-2022

Uzunca bir süredir küresel ısınma, iklim değişikliği ve çevre konularında yazılar yazıyorum. Son zamanlarda küresel ve ulusal çapta iklim değişikliğinin olumsuz etkileri dikkate alınmaya bu yönde çalışmalar yapılmaya başlandı. Fakat halâ iklim değişikliği ve çevre sorunlarına karşı yeterli bilincin oluşmadığını görmekteyiz. Kaç zamandır dünyanın değişik ülkelerinden haberleri, uzmanların açıklamalarını, gazete ve makaleleri takip etmekteyim. Bugünkü yazımda iklim değişikliği ve küresel ısınmanın nedenleri ile olası etkileri üzerinde duracağım.

         İklim değişiyor, sel, heyelan orman yangınlarının sayısı artıyor, kitlesel göç hareketleri hızlanıyor. Dünya yardım çığlıkları atıyor. Peki tüm bu olayların sebebi ne? İnsanlar tarafından atmosfere salınan gazlar sera etkisi yapıyor. Bir serada ürün yetiştirdiğinizi düşünün güneş ışınlarının bir kısmı seranın içinden tekrar atmosfere yansırken bir kısmı cam, plastik veya naylon malzeme ile kapalı olan seranın içinde kalarak hapsolur ve seranın sınmasına neden olur. Karbon gazı da bir nevi aynı işlevi görür aslında, atmosfere salınan karbon gazı güneş ışınlarının bir kısmının uzaya yansımasını önleyerek dünyanın ısınmasına neden olur. Sera etkisiyle dünyanın yüzeyinde meydana gelen sıcaklık artışına ise küresel ısınma deniliyor. Bilim insanlarına göre son zamanda yaşanan ekstrem doğa olaylarının nedeni de küresel ısınma. Aslında sera gazları dünyanın yaşanabilir bir gezegen olmasına enden oluyor. Kızıl ötesi ışınları tutuyor atmosferin ısınmasını sağlıyorlar bu sayede bu sayede günümüzde dünyanın ortalama sıcaklığı 15 derece civarında. Eğer atmosferde doğal yollarla bulunan sera gazları olmasaydı dünyanın ortalama sıcaklıkları -18 derece olacaktı. Gelin görün ki doğal küresel ısınma dengesi insan eliyle bozuldu. Sanayileşmeyle birlikte kömür petrol gibi fosil yakıtların aşırı kullanılması atmosferdeki karbon ve metan gibi sera gazlarının artmasına neden oldu.  Artan sera gazları ile sıcaklıklar yükseldi, iklim kuşakları değişmeye başladı. Uydu görüntülerine baktığımızda kurak kuşağın son 10 yılda 30 km daha kuzeye kaydığını görüyoruz. 30-40 yıl sonra ise daha da kuzeye kayacağı düşünülüyor. Yani 40 yıl sonra Antalya’nın sıcaklık ortalamaları Mekke’nin ortalamalarına yakın olacak ki bu durum turizmden tarıma sanayiden ticarete birçok alanı etkileyecektir. Küresel ısınma sonucu ise mevsim geçişlerinde anormallikler, aşırı sıcaklar, dünyanın bazı bölgelerinde kuraklık yaşanırken bazı bölgelerinde ani yağışların görülmesi, buzulların erimesi deniz seviyesinin yükselmesi, salgın hastalıklarda artış gibi birçok çevresel sorunlara neden olur. Sanayi devrimi öncesindeki sıcaklıklarla günümüzdeki sıcaklıklar karşılaştırıldığında dünyada küresel sıcaklık ortalamalarının 1,5- 2 derece arttığını biliyoruz. Bir iki derecelik bir sıcaklık artışının önemsiz olduğunu asla düşünmeyelim aksine o kadar önemli ki. Yer küre hızla ısınıyor, iklim değişiyor, sel, heyelan orman yangınlarının sayısı artıyor, kitlesel göç hareketleri hızlanıyor. Küresel ısınma bu şekilde artmaya devam edere ortalama sıcaklık artışının 80 yılda 4 dereceyi geçeceği düşünülüyor ki bu bir felaket. 4 derece dünya ortalaması bazı yerlerde sıcaklık ortalamaları 10 derece artacak bazı yerlerde 2 derece. Dönülmez nokta dediğimizde 2 dereceyi sınır olarak koyuyoruz. Günümüzde 2 dereceye ulaşmak üzereyiz 2 derece geçildikten sonra domino taşı gibi başlayan olaylar kontrol edebileceğimiz sınırların dışına çıkıyor. Bu yüzden ülkeler Paris iklim anlaşmasını imzalayarak küresel sıcaklık artışının 2 derece ile sınırlandırılması için karbon salınımını azaltıcı tedbirlerin alınması yönünde anlaşmaya vardılar.

           Maalesef ki dünyamız insan eliyle yok olmanın eşiğinde. Tedbir almazsak gelecek nesillere yaşanılacak bir dünya kalmayacak. Onun içindir ki yerel bölgesel ulusal küresel çapta bir seferberlik ilan edilmeli iklim değişikliğinin zararları anlatılmalı, karbon salınımı azaltılarak yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeliyiz. Buna mecburuz yoksa yakın zamanda üzerinde yaşayacağımız bir dünya olmayabilir…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?