Yine İstanbul ve yine katledilen canlar! Terör alçakça vurdu. Hep yaptığı gibi, masum ve savunmasız insanları, dinleri, dilleri ve ırklarının ne olduğunu sormadan ve kalleşçe vurdu insanları! Aslında her terör saldırısı, nerede ve kime yapılırsa yapılsın, hedef hep aynıdır,”İnsanlık”…
Son terör saldırısı bir yılbaşı gecesinde ve eğlenmeye giden insanları hunharca vurdu. Stratejik ve planlı bir saldırı olduğu aşikar bir terör eylemiydi bu. Ardından tepki getirecek, provokasyona elverişli ve ayrıştırmaya uygun bir eylem tarzı geliştirmişti üst akıl. Hemen en başından belirtmeliyim ki, bu seferde tutturamadılar! Türkiye kamuoyunu bölmek için planlanmış tüm saldırılar gibi, bunun da arka planını çok iyi okudu halkımız.
Toplumun büyük bölümünün “Noel” ve yılbaşı kutlamaları konusunda eleştirel bir yaklaşım gösterdiği tam da bu günlerde bu katliamın yapılması, zekice ve üzerinde çok düşünülerek yapılmışa benzemektedir. Saldırıyı yapanın ve yapma biçiminin tamamen bir ya da birkaç gizli servis parmağının bu işin içinde olduğunu düşündüren bir çok sebep var.
Katliamı yapan teröristin yabancı olma ihtimali yüksek. Bu varsayımdan hareketle, yabancı bir ülkede içerden veya gizli servislerden destek almadan böyle bir saldırıyı yapmak mümkün olmadığı gibi, saldırıdan hemen sonra saldırganın kayıplara karışması, bu şüpheleri doğrular nitelikte.
Nihayetinde saldırıyı kimin yaptığından çok, kimin yaptırdığı? Mesajı üzerinde kafa yormak gerekir diye düşünüyorum. Asıl failin belirlenmesi, gelecekte bu tip saldırılara hazırlıklı olmak ve önleyebilmek açısından bilhassa önem arz etmektedir. Benim için fail de, mesaj da gayet nettir. DAEŞ ve PYD, YPG ve hatta PKK’ya ta en başından beri destek veren ABD ve AB ülkeleri, tüm bu saldırıların 1 Numaralı failleridirler. Peki neden?
Suriye savaşı ve hatta biraz daha geriye gidip “Arap baharı” nın tamamen Türkiye eksenli bir hareket, plan ve proje olduğunu düşünüyorum. Ortadoğu üzerinde yeni bir harita dizaynı içerisinde olan Batı, alçak emelleri için türlü tezgah lar kurarak, bölge üzerinde en fazla askeri güce sahip olan Türkiye’nin önüne iki seçenek koydu. “Ya dediklerimi kuzu, kuzu yaparsın, ya da seni bitiririm!”
Türkiye’nin dik duruşu ve hususen “El Bab”ta Batılıların oyunlarını bozan “Fırat Kalkanı” harekatı, başta ABD olmak üzere tüm Emperyalistleri şaşırtan ve korkutan hamle oldu. Rusya ile ilişkilerini yeniden düzenleyen Türk bürokrasisi, attığı akıllı ve stratejik adımlarla, Bölgeyi kuşatma altına almış ve yemeye nereden başlayacağını düşünen Batıyı panik içerisine sevk etmiştir.
Tarihten bugüne bir enformasyon yapıldığında, Türkiye ne zaman ki, Rusya ile iyi ilişkiler içerisine girmişse, türlü belalarla karşılaşmıştır. Meselenin özü şu ki, son günlerde ülkemizde gelişen ve sıkılaşan terör eylemlerinin arkasında ki sebep ve verilmek istenen mesaj, tamamen “Eksen kayması ve Suriye politikamızla” ilgilidir.
60 Yıldan bu yana bağlı bulunduğumuz mahfiller (Nato, AB v.s) Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşmasından rahatsızlar. Hele, hele, Suriye’de kalıcı ateşkesin sağlanması ve bu hususta kendilerinin (ABD ve Batılı ülkeler) oyun dışında bırakılmasını asla hazmedemiyorlar. Zira onların öngördüğü, Suriye’de savaşın asla bitmemesi şeklinde idi. Bu şekilde Ortadoğu ülkelerini, özellikle Türkiye’yi istedikleri potaya getirerek yeni bir “Sevr”e razı etmekti.
Daeş’in Obama tarafından kurulduğunu söyleyen, yeni ABD Başkanı Trump ise eğer, bunu ciddiye almak durumundasınız! Hatırlayacaksınız, Başkanlık seçimleri sırasında, Trump defaten bu iddiasını dile getirdi, ve fakat, ABD derin yapısı hemen gündemden düşürmeyi başardı.
Hülasa, Türkiye’de birbiri ardına gerçekleştirilen terör saldırılarının ardında ki güç ABD ve Nato ülkeleridir! AB’de bundan beri değildir! Sadece Türkiye değil, Şu aralar Rusya’ya da çeşitli terör eylemlerini sıklaştıran örgütlerin, neden Rusya? Sualine verecek bir cevapları yoktur! Stratejik anlamda ve sosyolojik anlamda dahi bunun karşılığı yoktur. Tek bir cevap var:
“ABD ve Batı böyle istiyor!”…
Yakın bir gelecekte işin rengi değişecektir. İddia ediyorum ki, Terör en fazla zararı, kendisini üreten ve yaygınlaştıran ABD ve Batı’ya verecektir. Zira terör “sel” gibidir ve kontrolü mümkün değildir. Önüne gelen her şeyi yıkar geçer. Bugün bana, yarın sana…!