KAPALI ALAN KORKUSU (KLOSTROFOBİ)

Mahmut Alper Aytar

8 yıl önce

 

Kapalı alan korkusu veya psikologların isimlendirmesiyle “klostrofobi” kişinin kapalı bir alanda kaldığı zaman aşırı bir korkuya kapılması şeklinde gerçekleşen psikolojik bir rahatsızlıktır. Uçağa binmek, sinemaya gitmek, asansöre binmek gibi birçok aktiviteyi engelleyen bu rahatsızlık mümkün olan en kısa sürede çözülmelidir.

Az önce belirttiğimiz ortamlarda kişi kendini kapana kısılmış gibi hisseder. Sanki duvarlar üstüne geliyormuş gibidir. En sık rastlanan yakınma ise bu ortamlarda boğulacak gibi olma duygusudur. Bedende de bazı değişiklikler görülür. Örneğin çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, yeterince hava alamadığını hissetme, bayılacakmış gibi olma, baş dönmesi, bulantı, ellerde, kollarda, bazen bacaklarda karıncalanma-uyuşma ortaya çıkabilir. Korku birkaç defa yaşandıktan sonra kişi kapalı yerlerden uzak durur. Yani artık asansöre, uçağa binilmez, kapalı odalara, sinema gibi ortamlara girilmez.  Eğer kişi kapalı bir oda veya salona girmek zorundaysa, ilk iş olarak çıkış kapılarını, pencereleri kontrol eder, kapıya yakın oturur. Eğer mümkünse kapıların kapatılmasını engeller.

Klostrofobisi olanlar genellikle gergin, kaygı seviyesi yüksek, yaşamlarını korktukları duruma göre ayarlayan kişilerdir. Kapalı yer korkusu ne sıklıkta görülür? Toplumdaki kişilerin yüzde 7 -10’unda hafiften şiddetliye kadar farklı derecelerde kapalı yer korkusu görülüyor. Ancak şiddetli klostrofobi nüfusun yüzde 2’sinde ortaya çıkıyor. Yani 100 kişiden 2’si hiçbir şekilde kapalı bir mekâna giremiyor. Bazı insanlarda kapalı yer korkusu MR (emar) denilen görüntüleme tekniği sırasında ortaya çıkıyor. MR çektiren en az 10 kişiden birinde ilk defa klostrofobiye dayalı panik atak görülebiliyor. Hatta bazen tetkik tamamlanamıyor.

 

Klostrofobinin nedenleri neler?

 

Aslında tek bir nedeni yok. Çocukluk veya ergenlik döneminde yaşanmış korkutucu bir olay, örneğin cezalandırma amacıyla küçük bir odaya kilitlenmek klostrofobiye sebep olabilir. Bazen bir filmde hatta rüyada görülen tutsaklıktan etkilenme söz konusu olabilir. Klostrofobikler aile bireylerinden de etkilenebilir. Çok kaygılı, evhamlı ya da panik atak yaşayan, korkularını kontrol altına alamayan bir anne-baba çocuğunun da fobik olmasına zemin hazırlayabilir. Bazen mizaç özelliklerine bağlı olarak çok küçük yaştan itibaren çocukların davranışlarında tutukluk görülür. Bu çocuklarda annesine yapışma, yeni durumlara uyum göstermekte zorlanma ve kolayca heyecanlanma görülebilir. İşte bu çocuklarda daha sonra klostrofobi veya diğer fobiler ortaya çıkabilir.

 

Psikolojik rahatsızlıklar toplumumuz tarafından pek önemli görülmese de etkileri bazen fiziksel rahatsızlıkları bile geride bırakacak kadar tehlikeli olabilir.

 

Kapalı Alan Korkusunun Belirtileri Nelerdir?

 

Kişi yeterince nefes alamadığını zanneder ve nefes darlığı çeker. Bayılacakmış gibi olur. Kişinin midesi bulanır kusacak gibi olur. Ellerde ve bacaklarda, zamanla vücudun tamamına yayılacak olan bir titreme başlar. Şiddetli bir baş dönmesi yaşanır. Kişi ayaktaysa düşebilir. Vücut hareketsizleşir, uyuşur.

 

Kapalı Alan Korkusu Nasıl Yenilebilir?

 

Kapalı bir alan girmeden önce, uzman bir psikiyatrisin tavsiye ettiği anti depresyon ve sakinleştirici özellikli ilaçları kullanabilirsiniz. EMDR yöntemiyle de bu sorunun çözülebildiği görülmüştür. EMDR terapisinde en önemli olan şey, EMDR yapan kişinin bu işin eğitimini iyi almış olması ve EMDR alanında uzmanlaşmış olmasıdır. Hastanın korkuyla yüzleşmesi için böyle bir durumla yüz yüze bırakılması da bir tedavi yöntemidir ama ters tepebileceği için biraz tehlikelidir. Oldukça dikkatli bir şekilde yapılması gerekir. Bu hastalığı daha önce yaşamış ve üstesinden gelmeyi başarmış kişilerle konuşmak, hem bazı taktikler almak açısından, hem de hastalığı yeneceğinize olan inancınızın artması için çok faydalı olacaktır.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI