USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

HAFTA SONU NEŞESİ

10-07-2021

Hikaye bu ya;
Eski zamanlarda hala keşfedilmemiş bir ülke varmış. Bu ülke çok temizmiş ve temizlik kuralları çok ağırmış. Çevreyi kirletecek işler yapanlar büyük cezalara çarptırılıyor, bundan korkan insanların hiç biri böyle işlere cesaret edemiyormuş.
Deniz ve toprak temizliğine çok önem veriliyormuş. Yerlere ve denize çöp atılması çok kötü bir şey olarak tanımlanıyormuş. Bundan dolayı toprak ve deniz temizmiş.
Hava temizliğine de çok önem veriliyormuş bu ülkede. Havayı kirletecek her türlü davranıştan uzak duruluyormuş. Yalnızca yaşlı ve pek işe yaramayan ağaçlar kesiliyor, onları kesmek için de yetkililerden izin almak gerekiyormuş. Ağaçları boş yere kesenler ve yapraklarını dökenlere cezalar veriliyormuş. Evlerin ve fabrikaların filtreleri en iyi şekilde yapılıyor, çevreye kirli dumanlar saçmasına kesinlikle izin verilmiyormuş. Gemiler değişik bir sistemle yapılıyor, bu sistem ile hem çevreye kirli dumanlar salması, hem de denize kirli şeyler bırakılmaması sağlanıyormuş.
Ülke temiz kalmaya devam ediyormuş. Her türlü bitki yetişiyor, buna bağlı olarak görsellik maksimuma çıkıyormuş. Aynı zamanda bu ülkenin tatlı suları ile her şey yapılabiliyormuş.
Bu temiz, güzel ülke yavaş yavaş kirlenmeye başlamış. Bunun nedeni 3 tane insanmış. Gelin şimdi olayı bizzat yaşamış yaşlı dedemizden dinleyelim:
”Çok temiz bir ülkeydik ancak kirlenmeye başladık. Bunun nedeni üç tane insandı. Bu üç insan ülkemize şöyle geldiler: Normal bir yaz günü. Ufukta bir gemi gözüktü. Herkes sahillere uçuşmuştu. Normalde böyle gemilere alışıktık ancak bu gemiyi değişik yapan, bacasından simsiyah dumanlar yayması ve geçtiği yerlerin kararmasıydı!”
”Herkes merakla bu geminin içinden kimlerin çıkacağını bekliyordu. Geminin içinden üç insan çıktı. Dillerimiz, giysilerimiz kısacası çoğu şeyimiz birbirinden farklıydı. Neyse ki beden dili ile anlaşabiliyorduk. Kısa sürede onlar da bizim dilimizden konuşmaya, bizim giysilerimizden giymeye ve hatta bizim gibi davranmaya başladılar. Her şeyimizi benimsemişlerdi ancak benimseyemedikleri tek bir şey vardı. Kurallarımız…”
”Bizim en titiz olduğumuz konulardan biri olan çevre temizliğine hiç önem vermiyorlardı. Ellerinde bir çöp varsa ve sokakta veya deniz kenarında iseler, bunu denize veya yere atmaktan asla çekinmezlerdi. Kanunlarımıza göre yabancı insanlar  asla hapse girmiyorlardı. Böylece çevre yavaş yavaş kirlenmeye başladı. Ama bu daha bir şey değildi…”
”İlk önce yer ve deniz kirliliği başladı. İçilebilecek ve iş yapılabilecek sularımız ve denizlerimiz gittikçe kirlenmeye başladı. Artık sularımız ile her şey yapılamıyordu. Aynı zamanda sularımızda yaşayan balıklar da kirlilikten ölmeye başlamışlardı. Üç kişiyle her yan kirlenir mi diyeceksiniz. Çevreyi kirletenler sadece üç kişiden ibaret değildi. Çevreyi kirletmeye eğilimi olanlar da çevreyi kirletmeye başladılar.”
”Yer kirliliğine gelince ülkemizdeki sokak kirliliğinden kat kat daha fazlaydı. Sanki sokaklar bir çöp havuzuna dönüşmüştü. Yer ve deniz kirliliğine bağlı olarak hava ve görüntü kirliliği de başlamıştı. Artık filtrelendirmelere özen gösterilmiyor, gemiler ve binalar hiç bir kurala uygun olmadan yapılıyordu. Her tarafta çöpler olduğu ve denizler de çöp dolu olduğu için görüntü kirliliği başlamıştı. Etrafına baksan her tarafta pet şişeler, denize baksan deniz gri-siyahımsı bir renk almış, havaya baksan simsiyah dumanlar güneş’in bile önüne geçmişlerdi.”
”Bir gün o üç insan arkadaşlarını getireceklerini söyleyip gittiler. Dokuz ay bekledik. Sonunda o ayın sonunda geldiler. Yanlarında on gemi vardı. Her gemiden 1000 kişi çıktı. Bizim geldiğimiz ülkeye iç dünya onların geldikleri ülkelere ise dış dünya diyorduk. Dış dünyalıların nüfusu iç dünyalılarınkine yaklaşmıştı. Bundan dolayı çevre daha kirlenmeye başlamıştı. Yapılan istatistikler her 5 insandan birinin çevreyi kirlettiğini gösteriyordu.”
”Artık ülkemizde eskisi gibi her türlü bitki yetişmiyor, her su kullanılmıyordu. Hastalıklar ve ölümler artmıştı. Bir tepeden bakıldığında ”Ben burada nasıl yaşayabiliyorum?” diye bir soru ister istemez insanın aklına takılıyordu.”
Sadece üç insan böyle güzel ve yaşanacak bir ülkeyi yaşanamayacak duruma getirmiştir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?