Hastaydım birkaç gündür.
Doktor söyledi, domuz gribini teğet geçmişim!
Hap, şurup, A, B, C, kısacası alfabedeki bütün harflerden oluşan vitaminler, “koca karı” tedavi yöntemleri, ayağıma orama burama (!) viks sürmeler, yatmalar, kalkmalar vs…
Ne varsa denedim.
Çok şükür atlattım kısa sürede...
***
Malum salgın var.
Darısı atlatamayanların başına…
Tabi bu süreçte hastalıkla uğraşsam yine iyiydi… Bir taraftan da zübüklerle uğraştım!
Onlar kendilerini bilir!
Her mesleğin içinde zübükler vardır. Bizim meslekte de var ne yazık ki!
Çevrenize bakarsanız birçok zübük görürsünüz.
***
“İnsan” kılığında olduğu için bugüne kadar birçok zübüğe düğme iliklemedik mi?
Türkiye’de doğru söylemek, doğru yazmak veya doğru yayıncılık yapmak artık bir ayrıcalık olmuş. Adamın biri ortaya çıkar, topluma hizmet etmek için bir şeyler yapmak ister. O kişi için “Namuslu bir adamdır” denir.
Be mübarek; adam olanın namussuzuna adam denmez ki zaten! Onların lakapları değişik harflerin yan yana gelmesiyle oluşan bazı sıfatlardır. Zübük de bunlardan biridir. Ama bu tavır içerisindeki herkese de zübük demek yakışık olmaz. Çünkü herkes kendine Müslüman!
***
Eden eder…
Farklı birisi buna benzer bir şey ettiğinde hepimizden önce ana avrat, yedi sülale küfreder!
Hatta yan yana geldiğinizde size b*k atar, kendisinin ise tertemiz olduğunu öyle inandırır ki, siz bile korkup kendinizden şüphe edersiniz! Etrafınıza bakın…
Bakın bakalım zübüklere, zübükçüklere, zübükzadelere… Şimdi şu satırları okurken bile aklınıza birkaç isim geldi değil mi?
***
Unutmayalım!
Her birimiz bu tiplemelere karşı geldiğimizde, yaşadığımız kent de düzelir, Türkiye de, dünya da, insanlık da... Tertemiz sayfalar olur.
Tabi zübükler bırakırsa!