Yeni yıla girdik, her yeni yılda bir mucize gerçekleşip herşey mükemmel olacak sanıyoruz ama kendimizi kandırıyoruz. Şu son 3 ayda ‘ekonomik geçimsizlik’ yüzünden kaç kişi yaşamına son verdi sayamıyorum, ki daha aklımda kalanlar sadece medyaya yansıtılanlar.En son geçtiğimiz gün İstanbul’da bir üniversite öğrencisi kızımız, “yemek kartımda 1 kalmış”,” pardon 1.40 kalmış” twitleri atıyor ve “yaşamımı yaşamaya değer bulmuyorum” deyip canına kıyıyor ve daha bazı kendini bilmez sosyal medya avaneleri kızımızın dış görünüşüyle dalga geçiyor.Siz en iyisi gidin önce kararmış ruhlarınızı arındırın! Geçenlerde Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.Fikret Adaman Türkiye’deki gelir dağılımına ilişkin çarpıcı bir tespitte bulundu ve benim çok hoşuma gitti. Adaman’a göre, Türkiye’de gelirin %30’luk kısmını halkın %10’u kontol ediyor dedi. Bu gerçekten de böyle. Yaşadığımız kent Gaziantep’i baz alırsak kentin %80’lik kısmını kentleşme de banliyö dediğimiz halk dilinde varoş ama benim tabirimle dezavantajlı bölgeler oluşturuyor. Geri kalan %20’lik kesim imarlı bölgeler dediğimiz mahalleler. Bu %80’lik kesimle %20’lik kesimin arasında uçurumlar var. Yaşam kalitesinden tutunda, eğitimde fırsat eşitsizliğine, güvenlik sorununa, altyapı ve sağlık hizmeti alımındaki eşitsizliklere kadar onlarca sorun. 500 bine yakın bir Suriyeli kitlesinin arasında bile muhteşem bir uçurum var. Organizede 50 bin kişinin işten çıkarıldığı söyleniyor. Fuhuştan işlem görenlerin sayısı geçen 2018’den 2019’a iki kat artmış.Ben de dahil hepimiz yaşadığımız yerlerden bir kafamızı çıkarıp 8 Şubat’a, Hacıbaba’ya, Yavuzlar’a, Yukarıbayır’a falana filana bir baksak ne hayatlar yaşandığını daha iyi görüp, şehirdeki acı karneyi daha iyi okuyabileceğiz. Bu Gaziantep özelinde aslında tüm Türkiye’nin bir özeti.Siz hal durum böyleyken hala Kanal İstanbul diye diretirseniz,Gaziantep Valiliğini yıkıp yerine bilmem kaç kişilik Cuma Camii yapmaya kalkarsanız, sırf ‘yapılacak’ diye bir inat uğruna finansman aramaya çalışırsanız,onu da tutup şu kadar geçiş sözüyle taahüt verip elin adamına yaptırırsanız, vergiyle, trafik cezasıyla vatandaşınızın üzerine yüklenirseniz, biz de size vatandaş olarak ‘her rengi boyadınız da, fıstıki yeşil kaldı’ deriz. Bakın biz refah bir ülke değiliz, bizim çok zor şartlarda yaşayan insanlarımız var, görünenin ötesinde çok ağır durumlar var. Eğitim konusu elimizde kalıyor, üniversite mezunu işsizlik oranı patlamış durumda, bu ülkenin önceliklerini görmezden gelip, itibardan tasarruf olmaz safsatalarıyla yol alamayız.İtibardan ve kamudaki lüzumsuz harcamalardan tasarruf ederek etkin bir sayıştay denetimiyle bu savurganlığın önüne geçerek daha yaşanabilir bir Türkiye sağlayabiliriz, lütfen!