Prusyalı General Clausewitz’e göre savaş, siyasetin farklı araçlarla yürütülmesidir. Diplomasi ve terörizm de uluslararası savaşın farklı boyutlardaki uygulamalarıdır.
Etnik kimlik ve faşizan düzeyde milliyetçilik ideolojisi ile Türkiye’de yıllardır kan döken, terör eylemlerini katliam düzeyine çıkaran, politik mücadele yerine silahlı mücadeleyi tercih eden PKK ile din, mezhep gibi kendince tutarlı bir kimlik ideolojisi çerçevesinde sözde hilafet edip Türkiye dahil Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren IŞİD yada DEAŞ... Ve de tabi ki Türk tarihinin en hain yapılanması, ABD’nin öz çocuğu FETÖ...
Bu elleri kanlı 3 örgütün, Türkiye’yi hedef alan canlı bomba eylemleri dahil tüm terörist faaliyetlerinin pek çok ortak özellikleri var. Uluslararası toplumdan ve de üstelik komşu ülkelerden de destek alan, sırtları sıvazlanan, silah, medya, diplomatik ve politik yönlerden adeta yardım-destek yağmuruna tutulan PKK, DEAŞ ve FETÖ terör örgütleri elbette bir gün bitecek ve tarihin karanlık sayfalarında yerlerini alacaklar.
1970’lerden itibaren Almanya’yı karıştıran solcu terör örgütü ‘Kızıl Ordu Fraksiyonu’ ‘Baader-Meinhof Grubu’ ismiyle de bilinen RAF örgütü, Fransa'da Korsika'nın bağımsızlığı için savaşan Korsika Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin silahlı kolu olan FLNC, Kuzey İrlanda'nın İngiltere’den bağımsızlığı için 35 yıl silahlı eylem yürüten ve 1800 insanın ölümünden sorumlu olan İrlanda Kurtuluş Örgütü (IRA), 1970 ve 1980’lerde uluslararası pek çok terörist saldırı düzenleyen aşırı solcu Japon Kızıl Ordusu, İtalya’da 1949 yılında kurulan ve tam 14 bin terör eyleminden sorumlu Marksist-Leninist Kızıl Tugaylar örgütü, ve de tabi ki 1973 ve 1985 yılları arasında, Türkiye dahil 16 farklı ülkede Türk ve diğer mülki, diplomatik ve sivil hedeflere karşı kanlı terör eylemlerinde bulunmuş solcu ve aşırı milliyetçi Ermeni terör örgütü ASALA nasıl bittiyse PKK, DEAŞ ve FETÖ de bir gün bitecektir.
Elbette bunun bedelleri olacak. Belki canımız daha da yanacak. Ama bu savaşın galibi Türkiye olacak.
Kürt politikacıların PKK’ya tavır alması, din adamlarının DEAŞ’ın aslında İslam’dan daha çok ortaçağ Haçlı zihniyetine yakın olduğunu anlatması ve “Cemaat”e himmet ve hizmet ederken aslında vatana ihanet ettiklerini fark edemeyenlerin gerçekten “itirafçı” olmalarıyla bu örgütlerin çöküşü hız kazanacaktır.
***
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN SEFERBERLİK İLAN ETTİ
32. Muhtarlar Toplantısı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, terör örgütlerine karşı seferberlik başlattı. Erdoğan “Anayasamızın 104. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin başı olarak PKK’sı ile DEAŞ’ı ile FETÖ’sü ile DHKP-C’si ile diğerleri ile adı, söylemi, yöntemi ne olursa olsun tüm terör örgütlerine karşı milli seferberlik ilan ediyorum” dedi.
PEKİ SEFERBERLİK NEDİR?
Memleketin, maddi ve manevi bütün güçlerinin (askeri, siyasi, ekonomik ve psikolojik güç) topyekün savaş ihtiyaçlarını karşılayacak ve savaşın devamını sağlayacak seviyeye getirilmesi; diğer bir deyimle maddi manevi bütün kuvvet ve kaynakların, savaş isteklerine göre yöneltilerek barış durumundan sefer durumuna geçirilmesidir. Buna topyekün seferberlik de denir.
Sefer kelimesi sözlükte "yolculuk, savaşa gitme"; seferberlik ise "yolculuğa, savaşa hazır hale gelme" anlamlarına gelir.
Yani.. bekleyip hep birlikte göreceğiz
***
KİMLERLE İŞİMİZ OLMAZ?
Siyasi, ekonomik, bürokratik beklentilerle hala FETÖ’yü lanetleyemeyenle…
Teröriste bir türlü terörist diyemeyen HDP’liyle…
Mezhep kışkırtıcılığı yapan Sünni ile...
Esed’in zulmünü mesele bile etmeyen Alevi ile...
Faşizmi savunan ırkçılarla…
Halkını aşağılayan solcularla...
Atatürkçülüğü sadece birkaç slogandan ibaret sananlarla…
Gazeteciliği sosyal medya kalemşörlüğü ile karıştıranlarla…
İşleri bitince selam vermeyi bile kesenlerle...
Devleti eleştirmek için emperyalizmin uşaklığına soyunanlarla…
HİÇ İŞİMİZ OLMAZ.
***
KAYBEDENLER
Gaziantepspor ve Başkan İbrahim Kızıl
Türkiye’yi PKK ve FETÖ’ye değişen ABD
Bir zamanların “Efsane Başkanı” şimdiki HDP’li Celal Doğan
Türk ve Kürt haklarının kardeşliği yerine PKK borazanlığı yapan HDP yöneticileri
***
SEVDİĞİM SÖZ
“Ben yok, biz varız” -Hasan Şahin-
