USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

TERÖR TRAVMASI

21-06-2016

Son  günlerde ülke olarak oldukça zor bir dönemden geçmekteyiz. Bir yandan terör  eylemleri nedeniyle her gün gelen şehit haberleri canımızı yakmaya ve içimizi  acıtmaya devam ederken, bir yandan da doğal felaketlerle mücadele etmek zorunda  kalıyoruz. Tabi ki her şey insanlar için, insanoğlu var olduğundan beri hayatı  boyunca türlü zorluklarla mücadele etmek ve ayakta kalmak zorunda. Ama bazen  mücadele gücümüz azalabiliyor ve kendimizi çaresiz ve  umutsuz hissedebiliyoruz.  Hayatımızı derinden etkileyen, sarsan, bir daha hiç bir şey eskisi gibi  olmayacak mı diye düşündüren olaylar ruh sağlımızı da olumsuz etkilemektedir ve  toplum olarak psikolojik desteğe en çok ihtiyaç duyulan dönemlerden birindeyiz.  Elbette ki bu günler de geçecek, ama ruhumuzda bazı izler bırakacak, önemli olan  bu dönemden olabilecek en sağlıklı biçimde çıkabilmektir.
Başımıza  travmatik bir olay geldiğinde günlük hayatımıza dönmekte, diğer insanlarla  iletişim kurmakta ve kendimizi yeniden güven içinde hissetmekte zorlanıyorsak bu  durumda Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) yaşıyor olabiliriz. Travmatik bir  olay yaşayan herkes kendini korkmuş, üzgün, mutsuz, endişeli ya da hayattan  kopmuş hissedebilir. Genellikle travmatik olayın üzerinden belli bir süre  geçtikten sonra bu olumsuz duygular azalır ve hayat normale döner. Ancak bazen  kişi travmanın etkilerini üzerinden atmakta ve günlük hayatına devam etmekte  güçlük yaşar, sürekli bir tehlike içinde olduğu duygusundan ve  ve olayın  anılarından kurtulmakta zorlanır.
Peki  travmatik olay olarak nitelendirebileceğimiz durumlar nelerdir:
Savaş,  doğal afetler, araba ya da uçak kazaları, terör saldırıları, sevilen bir yakın  kişinin ani kaybı, tecavüz, kaçırılma, saldırıya uğramak, cinsel ya da fiziksel  taciz, çocuklukta istismara uğramış olmak, çocuklukta terk edilmiş ve ihmal  edilmiş olmak,  vb. Travma sonrası stres bozukluğu kişiye kendini çaresiz ya da  tehlike içinde olduğunu hissettiren bu tür olaylardan sonra ortaya çıkabilir.  Asker ya da polis gibi tehlikeye daha yakın olan mesleklerde Travma sonrası  stres bozukluğu sıkça görülebildiği gibi, önceden tahmin edilemeyen ve kontrol  edilmesi mümkün olmayan büyük olaylar travma sonrası stres bozukluğuna neden  olabilir.
Travma  sonrası stres bozukluğu herkeste farklı bir şekilde gelişir. Belirtiler  genellikle olaydan saatler ya da günler sonra ortaya çıkarken, bazı kişilerde  haftalar ya da aylar sonra da görülebilir.
Travmatik  bir olay yaşandığında herkeste belli tepkiler ortaya çıkar, bu tepkilerin ortaya  çıkmaması mümkün değildir. Hayatımızı derinden etkileyen, beklenmedik bir olay  sonrasında herkes kendini tehlike içinde hissedebilir, dünyaya karşı güvenini  yitirebilir, korkabilir, olayı kafasından atamaz ve korkulu rüyalar görebilir.  Bunlar travmatik olaylara karşı verilen normal tepkilerdir. Ancak çoğu kişide bu  tepkiler kısa sürelidir, belli bir süre sonra kişiler olayın üstesinden gelmeye  ve daha iyi hissetmeye başlar. Ancak Travma sonrası stres bozukluğu söz konusu  olduğunda kişi kendini daha iyi hissetmez, aksine daha kötü hissetmeye başlar ve  olayın üstesinden gelemez.
Travmatik  bir olaydan sonra kişi şoka girer, akıl ve beden şoktadır. Ancak bir süre sonra  kişi ne olduğunu anlamaya ve değerlendirmeye başlar ve şoktan çıkar. Ancak  Travma sonrası stres bozuklukluğunda kişi psikolojik şoktan çıkamaz. Ne olduğu  ile ilgili bilgi ve duygular arasında bir kopukluk olur. Bu durumu aşabilmek  için olayla ilgili anılar ve duyguları hatırlamak, hissetmek ve bunlarla  yüzleşmek çok önemlidir.
Travma  sonrası stres bozukluğunun belirtileri hemen ya da zamanla ortaya çıkabilir,  artıp azabilir ya da bazen ortadan kaybolup yeniden ortaya çıkabilir.  .belirtiler bazen aniden ortaya çıkabildiği gibi, bazen de yaşanılan o travmatik  olayı hatırlatan bir ses, görüntü, koku ya da söz sonucunda ortaya çıkabilir.
Herkes  Travma sonrası stres bozukluğundan farklı şekillerde etkilense de, belirtileri 3  ana başlık alında toplayabiliriz:
Aynı olayı sürekli tekrar yaşamak ( olayla ilgili aniden hatırlanan anılar, olayı tekrar yaşıyormuş gibi hissetme-  flashback, olayla ilgili kabuslar, olayı hatırladığında hissedilen yoğun bir  stres, olay hatırlandığında yoğun bir fiziksel belirtile gösterme- kalp  çarpıntısı, nefes alışverişinin hızlanması, mide bulantısı,terleme,tansiyon yükselmesi,vb.)

2-  Travmayı hatırlatan şeylerden kaçınmak ( Yaşanan travmatik olayı hatırlatacak yerler, aktiviteler, düşünceler ve  duygulardan kaçınma, travmatik olaylarla ilgili önemli parçaları unutma, genel  olarak günlük yaşantıyla ilgili aktivitelere karşı ilgi kaybı, insanlardan  uzaklaşma, duygusal olarak uyuşma, hissizleşme, gelecekte durumun düzeleceğiyle  ilgili bir umudu olmama vb.)
3-  Sürekli artan bir endişe hali ve yoğun duygusallık (  Uyumakta güçlük, öfke, konsantrasyon güçlüğü, sürekli alarm halinde ve korku  içinde olma, vb.)
Ayrıca  huzursuzluk, utanç, kendini suçlama, madde kullanımı, kendine güvensizlik,  depresyon, umutsuzluk, intihar düşünceleri, yalnızlık hissi ve fiziksel ağrı ve  acı ile ilgili belirtiler de Travmatik stres bozukluğunun yaygın  belirtilerindendir.
Çocuklarda  ve ergenlerde Travmatik stres bozukluğu semptomları yetişkinlerden farklı  şekillerde ortaya çıkabilir. Özelliklerde çocuklarda;
Ebeveynlerden  ayrılma korkusu
Tuvalet  eğitimi gibi önceden öğrenilmiş bazı becerilerin yitirilmesi
Uyku  sorunları ve korkulu rüya görme
Sıkıntılı  olma
Travma  yaratan olayla ilgili tekrar edici oyunlar oynama
Travma  ile ilgisi olmayan yeni korkular ve endişeler
Belirli  bir nedeni olmayan ağrılar
Sinirlilik  hali, vb. belirtiler görülmektedir.
Travma  sonrası stres bozukluğunun kimde ne şekilde ortaya çıkacağını önceden tahmin  etmek imkansız olsa da,  kişinin yatkınlığını arttırabilecek bazı risk  faktörleri mevcuttur. Çoğu risk faktörü zaten başlı başına travmatik olayın  doğası ile ilgilidir. Kişinin hayatını ya da güvenliğini tehdit eden olaylar  Travma sonrası stres bozukluğunu ortaya çıkarmada daha etkili olabilir. Ayrıca  olayın maksatlı ve kötü niyetli oluşu, beklenmedik, kontrol edilemez ve  kaçınılamaz oluşu da kişideki çaresizlik hissini arttırdığı için Travma sonrası  stres bozukluğuna yol açma olasılığı yüksektir.
Ayrıca  kişinin daha önce yaşamış olduğu travmatik deneyimler, ailede geçmişte travma  sonrası stres bozukluğu ve depresyon öyküsü olması, geçmişte fiziksel ve cinsel  taciz öyküsü, madde kullanımı, depresyon, geçmişte anksiyete ya da başka bir  ruhsal rahatsızlık geçirmiş olmak, günlük hayatta yüksek stres düzeyine sahip  olmak, travma sonrası destek azlığı ve kişinin travma ile baş etme  becerilerindeki eksiklikler de Travma sonrası stres bozukluğunun ortaya  çıkışında rol oynayan önemli risk faktörlerindendir.
Travma  sonrası stres bozukluğu belirtileri ortaya çıktığında, bunun üstesinden  gelebilmek için psikolojik destek almak ve tedaviye başvurmak çok önemlidir.  Öncelikle sorunun varlığını kabul etmek ve onunla yüzleşmek gereklidir. Sorunla  ne kadar çabuk yüzleşilirse, sorunun üstesinden gelmek de o kadar  kolaylaşacaktır. Travma sonrası stres bozukluğu bir zayıflık göstergesi  değildir, bununla baş etmenin tek yolu ne olduğuyla yüzleşmek ve bu olayı  geçmişin bir parçası olarak kabul etmeyi öğrenmektir. Acı verici anılardan ya da  duygulardan kaçmak, onları yok saymaya çalışmayı istemek çok doğaldır, ancak  kendinizi hissizleştirmeye ve anıları uzaklaştırmaya çalışırsanız, bu durumun  kötüye gitmesine neden olur. Duygulardan kaçmak mümkün değildir.
Travma  sonrası stres bozukluğunun tedavisinde;
Travma  ile ilgili duygu ve düşünceleri keşfetmek,
Kendini  suçlama ve güvensizlik duyguları ile baş etmeyi öğrenmek,
Aniden  hatırlanan anılarla baş etmek
Travma  sonrası stres bozukluğunun kişinin hayatında ve diğer kişilerle ilişkilerinde  yarattığı sorunları belirlemek ve çözüm bulmak  amaçlanır.
Travma  sonrası stres bozukluğunun tedavisinde psikolojik tedavi ile birlikte ilaç  tedavisi de uygulanmaktadır. Travma odaklı bilişsel- davranışçı terapinin yanı  sıra, aile terapisi, rahatlama ve gevşeme egzersizlerinin ve duygu boşaltım  tekniklerinin kişiye öğretilmesi, EMDR, EFT gibi teknikler de uygulanmaktadır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?