USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Ekonomik Krizler

21-10-2020

Son 3 haftadır MB (Merkez Bankası), BDDK ve Hazine’nin normalleşme adımları ile net aktif rasyosu, bankalardaki stopaj oranlarındaki yeniden düzenlemeler ve swap kanallarındaki genişletici hamleler ile TL varlıkları cazip hale getirme çabası var idi. Bugün bir haber vardı. Bank of America yatırımcılarına TL varlıklara yatırım tavsiyesinde bulundu şeklinde. Ancak cds (credit default swap:risk priminin yeniden 450, 500’lere yükselmesi)  halen yüksek ve belirsizlikler devam ediyor.

MB’nın son faiz arttırımı kararından sonra TL’da beklenen pozitif ayrışma görülemedi. Yarınki para politikası kurulunda beklentimiz 250 baz puanlık bir faiz arttırımıdır. Geçtiğimiz ilkbaharın başından itibaren yaşanan parasal genişleme ve beraberinde getirdiği enflasyon artışı döviz kurunda da bir yukarı baskıya neden olduğu için ve MB daha fazla döviz rezervi kullanarak piyasalara müdahale etmek istemediği için oluşan devalüasyonu engellemek adına faiz arttırımı gündeme geldi. Bir atasözümüz var  “bela geliyorum demez” diye mamafih kriz  öncü göstergelerini gösteriyor. Beklenen bir devalüasyona karşı para birimi korunmak isteniyor ise faiz oranlarını yükseltmek zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bunu gerçekleştirmek isteyen ekonomi yönetimlerinin ve hükümetlerin nakit dengesi bozulacak ve bu bozulma üretim ve istihdama olumsuz yansıyabilecektir. Bu durumda devalüsyon beklentisi içerisinde olan spekülatörler kısa vadede pozisyon alarak ulusal parayı elden çıkarıp devalüasyon hızlanabilir. Bu da bir ekonomik krizi beraberinde getirir.

Çok uzun bir süre MB ve ticari bankalara mevduata negatif reel faiz baskısı olduğundan dolayı konut ve ikinci el araba alımları artmış idi. Kredi faizlerindeki düşüşle de artan konut talebi bir kredi hacmi genişlemesi yarattı bu kredilerin bir de geri dönüşü var. Bu nedenle yaz boyunca altın ve dolara artan talep biraz da mevduat faizinin düşük olması nedeniyle gerçekleşti. Bu durumda parasal talebi karşılamada geriye swap, devlet tahvili ve piyasaya giren para kalıyor. Swap maliyetiyle TL borçlanmanın yarattığı maliyet düşürülürse eğer swap kanalları kullanılabilir. Borsa ve devlet iç borçlanma senetlerinin yeniden cazip hale gelmesi önem taşımaktadır. Böylelikle buraya para akışı sağlanarak borsanın da derinleşmesi sağlanmış olur.

Salgının ekonomiye olumsuz etki ettiği bilinen bir gerçek olmakla birlikte Türkiye’nin kendi risk primini stabil tutma konusunda çabanın devam etmesi gerekiyor. Aksi takdirde TL varlıklara yönelik bir talep oluşmayacaktır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?