USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Ekonomide Devlet Destekleri ve Sosyal Politika

19-02-2020

Torba yasadaki son düzenlemelerle birlikte devlet desteklerinin evlilik, çeyiz, konut hesabı gibi konu başlıkları üzerinden verilmesi planlanıyor. Bu çerçevede düzenli ödeme tutarları ve devlet katkısı tutarları yüzde 22.58'lik yeniden değerleme oranı kadar yükseltildi. Bu gibi olumlu gelişmelerin yanısıra temel memur ve işçilere yönelik temel maaş yükseltmelerinin de olması gerektiği aşikardır.

İktisadi kalkınmayı sağlamada sosyal politikanın önemi yadsınamaz bir gerçektir. Talas (1992) ekonomik açıdan bağımlı ve güçsüz olan insanların koruma altına alınması amacıyla devlet tarafından meydana getirilen önlemler, çeşitli haklar ve özgürlüklerdir” biçiminde tanımlamaktadır. Sosyal politikanın birçok hedefi olmakla birlikte bunlar arasında ön plana çıkanlar, sosyal refah, sosyal barış, sosyal adalet olabilir. Bugün toplumumuzda en fazla ihtiyaç duyduğumuz konulardan biri, toplumu ayrıştırmak değil birleştirmektir. İsterseniz bu maddeleri birer birer ele alalım; sosyal refah toplumun bütün kesimlerinin işçisiyle, memuru, esnafı, akademisyeni, sanayicisi ile topyekün refah seviyesinin yükseltilmesini ifade eder. Refahı iktisatçı  Wilfredo Pareto (1848-1923) şu şekilde tanımlamıştır; “üretim faktörlerinin yeniden dağılımı sonucunda kendi refahımızı azaltmaksızın diğer bireylerin refahını arttıran her türlü değişiklik toplumda refah artışına yol açar.” Aksi durumda ise refahta azalış söz konusu olur. Pareto optimumunun gerçekleşebilmesi için üç koşul gerekir; mübadelede etkinlik, üretimde etkinlik, dağılımda etkinlik. Bu satırların yazarına göre bugünün sosyal politikası, piyasalar açısından her geçen günü yeni bir fırsat ve tehdidin oluştuğu günümüz dünyasında bu koşullardan hangisinin toplumsal refahı daha çok arttıracağına odaklanmaktır.

Sosyal barış bugün toplumsal bütünlüğün sağlanmasında elzemdir. Ancak Fetö/PYD  girişiminden sonraki 2 yılda 4 seçim gerçekleşmiştir. Bu süreçte siyasi erke yardımcı olmaları beklenen bürokratların rasyonel olmasını beklemek oldukça güçtür. Zira yaşanan darbenin izleri hala devam etmekte ve günübirlik popülist politikalarla birlikte fırsatçı davranış biçimlerinin kamunun hemen her kademesinde gerçekleştiği  görülmektedir. 

Sosyal adaleti toplumun her kesimi için istemek ve bunu her zaman devletten beklemeden yardımların insanları tembelliğe itmediği bir dengede gerçekleştirmek “kıldan ince kılıçtan keskince” bir iştir. Sosyal adaletin sağlanmasında  gelir dağılımında eşitlik ve daha da önemlisi tüketimde eşitlik, iktisat politikasının hala çözüm aramaya çalıştığı sorunlar arasında yerini koruyor. Bunun yanısıra kamu personel politikalarında kamuda taşeron çalışmadan başlayarak, asgari ücret ve diğer birçok politika önerisini incelerken torba yasada işverene çalışan başına verilmesi planlanan 75’TL  bir destek söz konusudur. Ancak ücretler olarak bakıldığında TÜFE ortalaması TÜİK tarafından son bir yılda %15,18 olarak açıklandı. Ancak asgari ücretten başlayarak (%15,03’lük artış), memurlarda da yapılan ücret artışlarının satın alma gücünün artmasına imkan vermesi gerekir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?