ÖĞRETMENE UYGULANAN MOBBİNGLER!

Fatih Gözüaçık
Fatih Gözüaçık
ÖĞRETMENE UYGULANAN MOBBİNGLER!
26-11-2023
Geçtiğimiz hafta öğretmenler günüydü gelin görün ki özel sektörde görevini ifa etmeye
çalışan öğretmenlerin ekseriyeti için bugün bir anlam ifade etmiyor. Çünkü yapılan araştırmalarda
öğretmenler kendini değersiz hissediyor. Özel sektörde görev yapan türlü sorunlarla uğraşıyor
yıllardır. Yanlış eğitim politikaları popülist yaklaşımlarla her ile bir üniversite açılması öğretmenlik
mesleğini iyice itibarsızlaştırdı ve adete sermaye sahiplerinin ekmeğine yağ sürdü işsiz
öğretmenler ordusu oluştu, iş bulabilenlerde türlü sorunlarla baş emek zorunda. Öğretmenler bu
sorunlara karşı artık yeter dedi ve örgütlenmeye başladılar. Öğretmenler benim de kurucuları
arasında yer aldığım dernek ve sendika gibi sivil toplum örgütlerinin çatısı altında birleşip
sorunlarını dillendirmeye başladılar. Yerelde başlayan bu başkaldırı virüs gibi yayılarak ulusala
taşındı haber programlarına kanallarına çıkıldı, birçok yerel ve ulusal gazetede sorunlar
dillendirildi. Sosyal medyada gündemde kaldılar devamlı. Aslında bu durum okulu ticarethane
öğretmenleri işçi velileri bir müşteri gibi gören patronlara karşı bir başkaldırıydı. Bu durum bazı
şeylerin değişeceğinin de göstergesi olsa da özel sektördeki öğretmenlerin sorunları halâ bir dağ
gibi duruyor karşımızda. Okullar açıldı hatta ilk yarı yıl tatilini geride bıraktık ama yasal
olmamasına rağmen yarı yıl tatilinde öğretmenlerini okula çağırıp ders işleyen kurumların varlığını
görmek insanı üzüyor. Bu öğretmenlerin hiç mi dinlenmeye ihtiyacı yok! Özel kurumlarda görev
yapan yüzbinlerce öğretmen özlük hakları konusunda yasal bir düzenleme beklemekteler.
Türkiye’nin hatırı sayılır bir kolejinden birisinin en üstteki yöneticisi çalışan öğretmenlerinden
sendika üyeliğinden ayrılması konusunda baskı yaptığına bizzat şahit oldum. Hatta kurumun genel
müdürü şahsıma da ‘’dernek ile sendika ile ne işiniz var işinize yoğunlaşın’’ demişti. Başka
okullardan da öğretmenlerden dernek ve sendikaya üye olmamalarının, üye olmuşlarsa üyelikten
ayrılmalarının istendiğini hatta bu durumun anayasaya aykırı bir şekilde sözleşmelere
konulduğunu, öğretmen arkadaşlardan yöneticilerinin kendilerine dernek ya da sendikaya üye
olmamaları konusunda baskılar yaptığını duymakta görmekteyiz. Hatta bazı öğretmen arkadaşlar
ile sırf özel kurumlarda çalışan öğretmenlerin haklarını korumak için kurulan dernek ve sendikalara
üye oldukları gerekçesiyle sözleşme yenilememekle tehdit edildiklerini söylemekteler. Bu durum
bile örgütlenmenin haksızlıklara karşı gelmenin ne kadar önemli olduğunu göstermekte. Aslında
öğretmenlere bu tarz söylemlerde bulunmak mobbingdir ve mobbing bir suçtur. Hukuken ise
mobbing; iş yerinde çalışan kişilere karşı aynı iş yerinde bulunan bir veya birden fazla kişi
tarafından uygulanan psikolojik taciz, hedef alınan kişi ya da kişilere yönelik devam eden; onların
çalışma konusundaki motivasyonunu kıran psikolojik olarak onları yıpratan olumsuz tutum ve
davranışlardır. Yapılan işlerin sürekli eleştirilmesi, sözün devamlı kesilmesi, yüzüne karşı ses
yükseltilmesi ve azarlanması, mağdurun kendini göstermesinin ve ifade etmesinin kısıtlanması,
bakışlar, mimikler ile ilişki kurmanın zorlaştırılması, özgüvenini kırıcı işler yükletilmesi, sözleşme
yenilememe veya işten çıkarılmayla tehdit etmek ve daha fazlası.
Özel Sektör Öğretmenleri Birlikteliği Derneğinde yönetici olmam aynı zamanda yıllardır özel
okullarda çalışmam bunun yanında gazetecilik kimliğimden olsa gerek bu mobbingle ilgili birçok
olaya şahit oldum birçok öğretmenden bana şikayetler gelmekte. Peki bu tarz mobbinglere maruz
kalan öğretmenler ne yapmalı? öğretmen kendisine mobbing uygulandığını nasıl ispat edecek? Bu
konuda Yargıtay kararına göre öğretmenin mobbinge uğradığını gösterir emareler sunması
halinde, ispat yükü yer değiştirerek işverene geçmektedir. Yani çalışanın okulda ya da kursta ya
da başka bir iş yerinde maruz kaldığı baskıya ilişkin basit emareler sunması, iddialarında gerçekçi
olması yeterlidir. Konu ile ilgili istikrar kazanmış Yargıtay Kararı şu şekildedir; “Mobbingin varlığı
için kişilik haklarının ağır şekilde ihlaline gerek olmadığı, kişilik haklarına yönelik haksızlığın yeterli
olduğu, ayrıca mobbing iddialarında şüpheden uzak kesin deliller aranmayacağı; davacı işçinin,
kendisine işyerinde mobbing uygulandığına dair kuşku uyandıracak olguları ileri sürmesinin yeterli
olduğu, işyerinde mobbingin varlığını gösteren olguların mahkemeye sunulması halinde, işyerinde
mobbingin gerçekleşmediğini ispat külfetinin davalıya düştüğü; tanık beyanları, sağlık raporları,
bilirkişi raporu, kamera kayıtları ve diğer tüm deliller değerlendirildiğinde mobbing iddiasının yeterli
delillerle ispat edildiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı
gerektirmiştir”
Ağır çalışma koşulları, itibarsızlaştırma, asgari ücretten düşük ücretler, eksik yatan sigorta
primleri, angarya işler uzun çalışma saatleri bir yana dursun yöneticiler tarafından uygulanan
mobbingler nedeniyle öğretmenler tam anlamıyla kendini mesleğine verememektedir. Mutsuz
öğretmenler geleceğin teminatı ülkenin yarınları olan genç nesilleri nasıl yetiştirsin? Kurum
sahipleri ve yöneticilerin öğrenci memnuniyetinden önce öğretmeni memnun etmeli, öğretmene
işçi öğrenciye müşteri gibi bakmamalıdır.
ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?