Covid-19, Belirsizlik ve Ekonomide Beklentiler

Prof.Dr.Berna BALCI İZGİ
Prof.Dr.Berna BALCI İZGİ
Covid-19, Belirsizlik  ve Ekonomide Beklentiler
01-05-2020

İktisadı zor kılan; insan davranışlarını modellemeye çalışan bir bilim olmasından kaynaklanmaktadır. İktisatçı Robert Lucas, 1970’lerdeki “Lucas Critique” başlıklı makalesinde ekonomide beklentilerin ekonomi politikası parametrelerine yansımasının zaman alacağını ileri sürmüştür.  Bu nedenle de makroekonomi politikası üretmenin zor ve boşuna bir çaba olduğundan bahsetmiştir. “Makroekonominin mikro temelleri” diye adlandırılan bu yaklaşım ve hükümetin piyasaya müdahalesi konusu, iktisat teorisindeki argümanlardan biridir. Lucas’ın modeli 1980’ler ve sonrasında eleştiri almış; ve fakat yeni Keynesyen modeller ve davranışsal iktisat gibi yeni alanlar gelişmiştir. Bugün hükümetlerin kendi ekonomilerini ayakta tutma ve istikrarı kontrol edebilme adına en gelişmiş ülkelerden başlayarak çaba göstermesi, “ulus devlet” kavramının yeniden önemli olduğunu ortaya çıkarmıştır.

 Hükümetler virüsü kontrol altına almaya çalışırken, Moody’s, ABD ekonomisinin %30’unu traşlayacağı tahmininde bulunmuştur.  Fransa, Nisan ayının başında 1945 yılından bu yana en büyük ekonomik krizi yaşadığını ilan etmiştir. İçinde bulunduğumuz travmatik süreç ve  belirsizliğin devam ediyor olması  bu krizi 1930 ve 2008  finansal krizi ile karşılaştırmayı şimdilik güçleştirmektedir.  Güney Kore ve Hong-Kong yeni vakaların bitmesi ile pozitif bir aşamaya geçerken birçok  ülke virüsle  hala ciddi bir mücadele içerisindedir.

Kuşkusuz Covid-19 salgınının insan hayatına yönelik tehdidi söz konusu iken ekonomik kriz ikincil öneme sahip bir konudur. Ancak şu da bir gerçek ki yaşanan sosyo-ekonomik kriz, ekonomik birçok değişkeni de etkiliyor. Örneğin dış ticaret rakamlarına Mart ayı verileri ile bakıldığında  TSKB verileri ile mevsimsellikten arındırılmış  aylık bazda ihracatın   %14,0, ithalatın ise %2,9 azaldığı görülüyor. AB ekonomilerine olan ihracat Mart’ta geçen yılın aynı dönemine göre   %22,3 azalırken, Kuzey Amerika’ya yapılan ihracat yıllık %12,4 artığı belirtilmiş. Ekonomik iyileşmenin de çok hızlı bir şekilde gerçekleşmesi olası olmakla birlikte an itibarı ile bunu öngörmek pek de mümkün değil.

Konuyu getirmek istediğim nokta, belirsizliktir. İnsan psikolojisini en olumsuz etkileyen süreçlerden biri olan belirsizlik, doğal olarak kamuoyunun salgının ne zaman biteceğini bu kadar çok tartışmasının da en önemli nedeni.  Kendimden bir örnek vererek devam etmek istiyorum. Kendimi bildim bileli kişisel gelişim konusuna merak ve ilgi duyuyorum. İnsan hayatının belli dönemlerinde umutsuzluğa kapılabiliyor. Bu nedenle çeşitli arayışlar söz konusu oluyor. Kimi dua ve namaz, kimi yoga ve meditasyon, kimi bir psikolojik destek alma ihtiyacında oluyor. Çağımızın sosyal hayatı eskiye  kıyasla daha fazla psikolojik desteğe ihtiyaç duyulduğunu gösteriyor. Şiddetin her türlüsünün örneklerini televizyon ve sosyal medyada görmekteyiz.

Böyle kendimi üzgün hissettiğim günlerden birinde okula gittiğimde fakültedeki bir arkadaşıma “ne olacak bu haller” gibisinden bir soru sordum. Verdiği cevap çok manidardı. “Hocam kafayı yorma Allah’ın dediği olur” dedi. O an öyle güzel bir teselli olmuştu ki bu basit ve belki klişe gibi görünen cümle, bütün kişisel gelişim ekollerini özetler nitelikte. Bu nedenle pozitif bilimlerin gelişimine güvenip “tevekkül” kavramına bir bakmanın önemine dikkat çekmek istiyorum.

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?