Kanıt sözcüğü sözlüklerde; bir şeyin doğruluğu, gerçekliği konusunda inandırıcı belge ya da belli bir sonuca ulaşan bir akıl yürütmenin dayandığı gerçek olarak tanımlanır.
Bilim insanları çeşitli verilerle bilimsel olguları kanıtlarlar bizlere. Dünyanın yuvarlaklığı, günün 24 saat oluşu, bir yılın 365 gün 6 saat oluşu en basit örneklerdir.
Yaşam mücadelesinde sürekli güçlüler güçsüzleri yenseydi, güçsüz olanların şimdiye kadar soylarının tükenmiş olması gerekirdi. ( Güçlülerin her zaman galip gelemeyeceğinin kanıtı.)
Alfabemizde 21 ünsüz, 8 ünlü toplam 29 harf vardır. Başkentimiz Ankara’dır. Türk edebiyatında ilk tiyatro örneği, Şinasi’nin yazdığı Şair Evlenmesi’dir.
Köyden kente yapılan göçler her yıl biraz daha artmakta, bu nedenle kentlerde konut sorunu ciddi boyutlara ulaşmaktadır. Oyunda dört kadın, üç erkek oyuncu rol almış.
Yukarıdaki örnekler kanıtlara dayalı örneklerdir. Yani nesneldir. Bir de kanıtlanamayan ama emin olduğumuz gerçekler vardır. Onların kanıtı davranışlardır, duygulardır. Örneğin “sevgi”. Sevgi soyut bir kavram olduğundan somut kavramlar gibi kolayca kavranamaz. Sadece hissedilir. Sevgi, canlıyı iyileştirir, güzelleştirir, iyi hissettirir, mutlu eder, dinçleştirerek yaşam enerjisi verir.
Anne evlâdını sever. Çünkü evlâdı onun kanıdır, canıdır. Dünyayı değişmeyeceği varlığıdır. Onun için yapamayacağı şey yoktur.
Kitaplarda buluruz dostluğu, arkadaşlığı. Kitapları severiz. Güzelliğidir doğanın. Çiçekleri bu yüzden severiz. Bir adamı ya da bir kadını severiz. Onu incitmekten korkarız. Yokluğunda mutsuz oluruz. Bir tek sözcüğüyle bulutlara uçarız. Onun sevmediği şeyleri yapmamaya özen gösteririz. Üzüntüsü üzüntümüz, sevinci sevincimiz olur. O bizim emeğimizdir, vazgeçilmezimizdir.
Sözün özü sevginin kanıtı tavırlarda saklıdır.
Sevgisiz kalmamanız dileğimle…