USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Haddini bilmeyene! Bildirirler!

19-09-2015

Netanyahu “1967 sınırlarına geri dönemeyiz” diyor.

İsrail’in bölgede “yabancı bir işgalci olmadığını” iddia ediyor.

Filistin’in askerden arındırılmış olması gerektiğini söylüyor.

Filistin’in BM üzerinden çözüm arama çabalarının barışı getirmeyeceğini üzerine basa basa vurguluyor.

Milletvekilleri konuşma devam ederken galeyana gelip ayağa kalkıp Natenyahu’nun bu çok anlamlı!

ve barışçı! ayakta alkışlıyorlar.

Sonra oturuyorlar.

Konuşma devam ediyor.

Sonra bir daha ayağa kalkıp konuşma devam ederken tekrar alkışlıyorlar.

Sonra bir daha…

Sonra bir daha…

Tam 25 kere.

Sizler “ ne var ki, bu konuşma İsrail parlamentosun da geçip orada alkış almıştır” diyebilirsiniz.

Ama hayır! Bu çarpıcı konuşmalar Amerika başkanının huzurunda, Amerika senatosunda yapılıyor ve sadece misafir konuşmacı konumunda olan bir başbakan her nedense! ayakta tam 25 kerede alkışlanıyor.

Hem de;

Bir hafta önce Obama kem ve de küm tarzında israil’e seslenmişken “aslında dönseniz iyi olur” diyen sembolik başkana Kongre,Netanyahu’yu davet ederek ve saçmalıklarını ayakta alkışlayarak intikamını böyle aldı. Belki de Amerika’nın gerçek sahiplerinin kim olduğunu hatırlatılmış oldu.

Hatırlarsanız kısa bir süre önce sizlere bir araştırma yazı dizisi hazırlamıştım.”ROCHEFELLERİN YÜZ YILIN İTİRAFLARI”.Ne diyordu orada Rochefeller;”Amerika yı kuranda yönetende asıl Yahudilerdir.Bizim onayımız başkanları belirler.Ekonomisi bizim elimizdedir ve sözümüzden çıkamazlar..”

Son birkaç yılda Özellikle Asya ve Afrika kıtası üzerinde oynanan oyunlara bakarsanız, bütün senaryolar İsrail’in bu bölgede tek ve etkin güç olmasını sağlar nitelikte..Ve Amerika sözde bu küçük dost! müttefiğinin tüm haklarının her daim koruyucu abisi rolünde…

En saygın(!) ABD’nin İsrail destekçisi basın kuruluşları bile ayakta alkışlamayı“biraz abartılı değil miydi” etiketiyle geçiyor. Hemen düzeltiyorlar gerçi, “Yanlış anlamayın, Amerika İsrail’e desteğini kessin demiyoruz, zaten Kongre dış politika konusunda ABD başkanı ile aynı görüşe sahip olacak değil ya” filan diyorlar mır mır tonunda. Ama belli ki  şu 25 kere ayakta alkışlama meselesi onların bile tuhafına gitmiş.

Ayakta yapılan alkışlama eylemi için ‘ovation’ terimi kullanılıyor. Ovation aynı zamanda eğlence sektöründe kullanılan bir terimdir. Mesela Hollywood’da Oscar gecesinde davetliler salonda yerini alır, her şey bir senaryoya göre gittiğinden, sunucu konuşma yaparken, salondakilerin gördüğü ama ekran başındaki izleyicilerin görmediği, bizim medyanın prompter diye adlandırdığı ışıklı panellerde “applause” veya “ovation” yazar. Applause yazınca alkışlamak zorundalar, Ovation yazınca ayağa kalkıp alkışlamak zorundalar. Bu resmen oradaki kalabalığa “siz düşünemezsiniz, ne zaman alkışlamanız ve hatta nasıl alkışlamanız gerektiğine biz karar veririz” demektir.

Netanyahu’nun ABD Kongre’sinde yaptığı konuşma esnasında senatörlerin önünde böyle prompterler yoktu herhalde, değil mi? Kendi rıza ve istekleri doğrultusunda ayağa kalkıp alkışlamışlar İsrail başbakanını.

Çünkü gerçek patron kim?gölge patron kim?zaman zaman göstermek gerekir ki sembolik olan kendisini bir şey zannedip havalara girmesin.

Unutmadan bizde buradan pek çok başarılı dış politikalara imza atmış yeni başbakanımız Sayın Davutoğlunu kutluyor ve başarılar diliyoruz.

GÜNÜN SÖZÜ

Körlerin ülkesinde, tek gözlü insan kral olur.

Desiderius Erasmus

TEBESSÜM

Adamın biri evlenmiş. Her akşam, eli kolu dolu olarak evine gidermiş. Bir gün, her nasılsa, eli boş gitmiş. O güne kadar, hep kocasının eline bakan karısı, elini boş görünce, yüzüne bakmış ve bir çığlık atmış:

— Aaa! Senin bir gözün körmüş.

**

Diktatörün biri, nutuk vermek üzere halkı kentin stadyumu­ na çağırmıştı. Tam mikrofon başına gelmişti ki, ön sıralar­ dan birindeki dinleyici aksırdı.

— Kim hap sırdı? diye sordu.

Cevap alamayınca, muhafız kıtasına emir verdi:

— Ön sıra!

İlk sıradakiler yaylım ateşine tutuldular. Diktatör yine sordu:

— Kim hapşırdı?

Yine cevap yok. Yine yaylım ateş…

İlk on beş sıradakilerin hepsi öldü. Aynı soruyu on altıncı sıradakilere sorunca, çelimsiz bir adam yerinden kalkıp korka çekine:

_B en hapşırdım efendim.

Diktatör aradığını bulmanın rahatlığıyla:

_İyi öyleyse,bende” çok yaşa” demek için sormuştum zaten!

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?