“Türküm, doğruyum, çalışkanım; yasam, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm yükselmek, ileri gitmektir. Varlığım Türk varlığına armağan olsun
Ey bu günümüzü sağlayan, Ulu Atatürk; açtığın yolda, kurduğun ülküde, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim
Ne mutlu Türküm diyene”
Benim diyenin, insanım diyen herkesin (küçüğü büyüğü yok) sabah aynanın karşısına geçtiğinde kendi kendine bir kere bile değil, defalarca tekrar etmesi gereken sözler.
Al bunu Arapça’ya çevir, sonra da sabah kalktığında üç kere oku, ama yürekten inanarak oku, dünyada başın dik gezeceksin, hayatın boyunca kimseye el açmayacaksın de, bak bakalım okuyorlar mı?
Bu duanın fazileti yazmayla bitmez de:
-İnanarak okuyan hayatı boyunca “Gaflet ve dalalet içinde olmaz”mış, mutlaka okunmalı de.
-“Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir”
Ama sen bunu okuduğunda o düşmanlar senin memleketinde bir dakika bile duramaz, topuğu kıçına değerek kaçar de.
Sonra bir de;
-“İktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.”
İşte o zaman her üç saatte iki kere bu duayı yürekten oku, hem millet fakirlikten kurtulur, hem de hıyanet içindekiler kahrolur de…
Bence okurlar o zaman. Anlamını bilmediğimiz sözleri ezberleyip okumakta üzerimize yok çünkü…
Fakat yine de, Ahmet Hakan’ın gazeteciyim diye geçindiği günümüz Türkiye’sinde nafile laflar bunlar.
Kabul edelim, takdir etmek lazım. Andımız falan hikaye. Bunların asıl andı, Demirel’in zamanında söylediği söz olmuş: “Dün dündür, bugün bugün”
Ki bu “takla” andına göre yaşayanlara en güzel örnek olarak Ahmet Hakan’ı verebiliriz.
7 Eylül’de Ahmet Hakan
“Her sabah okullarımızda minicik çocuklarımızı hazır ola geçirilip yeminler ettirilmesini, antlar içirilmesini fazlasıyla Kuzey Kore buluyorum.
Ettirilen bu yeminin, içirilen bu andın Atatürk’e de kurucu değerlerimize de hiçbir fayda sağlamadığını, sağlamayacağını düşünüyorum!
Andımızın okunmama kararına çıkan “RET”ten sonra Ahmet Hakan (22 Ekim)
“Andımız karşıtlarının beş türlü riyakarlığı:
‘Minnacık çocuklara soğukta yemin mi ettirilir’ derler ama minnacık çocukların tacize uğramasına ses etmezler.”
45 gün.
Helal olsun iyi dayanmış takla atmadan.
Ahmet Hakan ve türevleri andımızı okusa ne olacak, okumasa ne?
Çünkü “Andımız”da yüksek sesle okunan en belirgin yerlerden biri şudur:
“Ülküm yükselmek, ileri gitmektir”
Ülküsü takla atmak olan, ülküsü Arap cehaletine, Ortadoğu batağına saplanmak olan birileri “Andımız”ı okusa ne olacak?
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?