Çünkü sen ilimizde yağmaya başlayınca;
Tıngır mıngır giden tramvaylarımız arızaya geçip çalışmıyor.
Alt yapısı dillere destan,bahaneye bakan yollarımız tıkanıyor,araçlar yollarda kalıyor.Trafik felç oluyor.
İş yerlerini sular basıyor ve ellerinde süpürgelerle esnaf, burnundan soluyor.
Tıkanmaya meyilli rögarlar,yağmuru görür görmez derhal iş bırakıyor.
İtfaiyemiz her yağmurda rezil olup, şikayetlere yetişemezken,şehri bir baştan bir başa kat ederek koşturuyor.
Elektriklere zaten sözümüz yok.İlk düşen yağmur damlasında bizleri terki diyar yapıyor.
Sadece güneşli yaz günlerine hizmet eden meşhur Yeşil Vadimiz, bir yağmur klasiğiyle kendini sel sularına teslim ediveriyor.
Gaziantepli Asım Güzelbey’in vaat ettiği denizi, bir anda kapısının önüne kadar gelmiş olarak buluyor.
En dramı da nedir biliyor musunuz?
Her lafa maruz kalmış, en çok dedikodusu yapılan hizmet kategorisinde şampiyon olan, kadir şinası bilinmeyen hediye! Ayakkabılarımız daha ayaklarımızla buluşamadan çamurlara saplanıyor.
Yağmur sen bize yağma!
Seçim kapıda az kaldı.Reklam peşinde heba olan belediyelerimize çok,çok ayıp oluyor!!!!
**
Havalar soğuyor. Ya doğalgaz zamları ne alemde? Dolar artışı bahane edilerek yaz sıcaklarında zamlandı ama ihtiyaç olmadığından dikkatlerden kaçıverdi. Henüz daha kullanılmaya başlanılmadı ama havaların soğumaya başlamasıyla fatura korkusu insanları sarmaya başladı bile.
En iyisi mi bu kış, eşe dosta oturmaya giderken, battaniye, kazak,hırka tedarikli gitmek lazım.Çünkü serzenişler hiçte iç açıcı değil;
-“Ben bu sene bütün odaların peteklerini kapatırım. Sadece bir oda bize yeter.”
-“Hiç yakmayı düşünmüyorum. Elektrik sobasıyla ısınmayı deneyeceğim.”
-“Ben dualarıma güveniyorum.Bu kışta geçen yıl gibi güneşli ve sıcak geçecek inşallah! maşallah!”
-“Benim için sorun yok.İstediği kadar zam gelsin.Çünkü ben 50 TL’lik yakmayı düşünüyorum.”
-“Kaynanamla biran önce aramı düzeltip, bu kış onlara yıkılmaya niyetliyim..”
-“Evde soba deliği göreniniz var mı?”
GÜNÜN SÖZÜ
Var mı Allah’tan yukarı, kabirden aşağı? Toparlan ruhum gidiyoruz sen yukarı, ben aşağı…
N.F. Kısakürek
TEBESSÜM
İki laz yılan olan Temel'le İdris yolda gidiyorlarmış. Birden Temel İdris'e dönüp: "Ula İdris biz zehirli miydik yoksa zehirsiz mu?" diye sormus. İdris şaşırmış "Ula ne oldu gene" demiş. Temel de:
"Ula biraz once dilimi isirdim da," demiş...
**
Doğu'da bir ilçede "kurtuluş bayramı" var.
Genç belediye başkanı kürsüde:
- Şöyle yaptık böyle ettik... Rus gavurunu şöyle kovduk,böyle püskürttük... Şöyle kahramanlık sergiledik, böyle yiğitlik.
Yaşlı Gülbeyaz nine "otur yerine" diye belediye başkanını azarlamış:
- Daha dünkü çocuksun... O günleri nereden bileceksin?.. Ne diye konuşup duruyorsun?
Belediye başkanı kısa bir şaşkınlık ve suskunluktan sonra kendini toplamış:
- Gülbeyaz bibi (hala), bu bizim söylediğimiz sadece nutuktur, her şey söylenir, ne ciddiye alıp da kızıyorsun?
