USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

MARKA ŞEHİRDEN BOMBA ŞEHİRE!

15-10-2015

Ankara’da yaşanan katliamın bombacılarının Gaziantep’ten gitmiş olması, ve zaman zaman adımızın terörle anılmaya başlanması ne yazık ki marka şehir olma hayalleri içindeki ilimizi derinden etkilemekte.Sayıları ve beraberinde de sorunları artan Suriye’li sığınmacılar , sınıra yakın olmasından dolayı İŞID ve benzeri militanların cirit attığı ilimizde huzur ve asayiş te gün geçtikçe daha zorlaşmaya başladı.

Gün geçmiyor ki birbiri ardına gelen bomba ihbarları ile marka adayı kentimiz de kaosa sürüklenmesin.Güneydoğu turizmin de geçiş güzergahında olan Gaziantep,her gün artan terör olayları yüzünden turizmde de kan kaybetmesi bölge ekonomisi açısından da kayıplara neden olmakta.

Batı da yaşayan arkadaşlarımızın orada nasıl güvenle yaşayabiliyorsunuz? endişeleri artık gittikçe kan kaybımızın arttığının en acı gerçeği.

Ne diyelim.1 Kasım seçimlerinin tek kazananı istikrar ve huzur olsun artık tüm Türkiye ve Gaziantep adına..

BOMBACI NASIL YAKALANIR?

Adliyenin yollarını, karışık koridorlarını en iyi avukatlarla gazeteciler bilirler. Yazdığından, çizdiğinden,görüntülediği haberinden dolayı davalık olmayan gazeteci bulamazsınız.Sevmeyeniniz seveninizden çok fazladır maalesef.Hele bir de köşe yazarı iseniz ve birilerinin kalemşörlüğünü yapmıyorsanız, sabrınızın dilinizin kemiği de yoksa vay halinize! En yakın arkadaşlarınız arasında bir avukat olması, olmazsa olmazınızdır.

Başbakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Ankara saldırısından sonra yaptıkları “Canlı bomba ve hukukun üstünlüğü” açıklamalarını günlerdir nice hukuk profösörleri ve ilim adamları tarafından tartışıyorlar.Tartışıyorlar da ama içinden de çıkamıyorlar.

Biz canlı bombaları biliyoruz işte isim ve işte fotoları da bunlar. Ama hukuki olarak eylem yapmadıklarından dokunamıyoruz.Çünkü biz hukuk üstünlüğü olan özgür bir ülkeyiz” demekteler.Tamam da bu masum bombacıklar herhalde üst komşumuz olacak, sıradan insanlar gibi işe gidip gelebilecek vergisini tıkır tıkır ödeyen vatandaşlar değiller. Zaten ailelerinin de açıklamalarıyla normal bile değiller.

Mademki canlı bomba oldukları biliniyor ama aşırı demokratik olduğumuz için dokunamıyoruz;

Hiç birisi bu eylemleri bireysel yapamayacağından mutlaka aktif eylem yapan illegal örgütlerin üyesiler. Yani kanarya sevenler derneğine üye olacak halleri de yok bu psikopatların.Bu örgütlerin de zaten son zamanlarda karışmadıkları eylemlerin neredeyse olmadığını da tespit ederek yakalanmaları için bir bahane neden üretilmesin?

Bunu beğenmediyseniz eğer, zaten adli raporlarında da çıktı,intihar eylemcilerinin kanında yüksek oranda uyuşturucuya rastlanmış.Bildiğim kadarıyla uyuşturucu içmek halen suç.Bir de bunun bulundurması alınması derken, alın size yakalanmaları için bir bahane daha..

Buda olmaz hukuka aykırı diyenler için, yaşadıkları yerlere sık sık baskınlar yapılıp ( mesela yüksek sesle müzik dinlediniz olabilir)muhakkak bomba, silah vb bulunabilir.Bunlar eylem için aylar öncesinden hazırlandıklarına göre patlayıcıları marketten almıyorlar bildiğim kadarıyla..Bunun depolanması var, malzemeleri var çizelgeleri var,planları var…

Bunların hiç birisi de hukuki açıdan ahlaki değil biz demokratik bir ülkeyiz.Böyle eften püften nedenlerle insanları göz altına alamayız diyorsanız; gelsinler ben kendileri adına bir köşe yazıp vereyim.Anında adli makamların huzuruna çıkmazlarsa ne olayım.Amaç vatandaşı canilerden korumak değil mi?

GÜNÜN SÖZÜ

Adaleti çiğneyen devlet adamlarını cezalandırmayan milletler çökmek zorundadır.

HZ. MUHAMMED

TEBESSÜM

Önemli bir iş için mülakat yapılacakmış. Bir matematikçi, bir fizikçi ve bir de avukat başvurmuş. Önce matematikçiyi içeriye almışlar ve bir masaya oturtup, şöyle bir açıklama yapmışlar: "Bu iş için bilgilerini sorgulayan, ezbere bilgiyi daima şüpheyle karşılayan, bilgilerini sürekli yenileyen ve gözden geçiren kişilere ihtiyaç duyuyoruz. Sizin bu iş için uygun bir kişi olup olmadığınızı anlayabilmemiz için lütfen şu soruyu üzerinde etraflıca düşünerek cevaplayınız: 2 kere 2 kaç eder.''

Matematikçi bir süre düşünmüş, önüne kağıt kalemi almış, 10-15 sayfa doldurduktan sonra demiş ki: ‘'Eminim ki dört eder.''

Sonra fizikçiye aynı soruyu sormuşlar. Fizikçi de önce düşünmüş, sonra bir deney düzeneği kurmuş, sağa sola toplar fırlatmış. Yarım saat sonra : ‘'Yaptığım deneylere göre 3,9 ama 0,2'lik bir hata payı olabilir.''
 

En son avukatı almışlar içeri, sormuşlar soruyu. Avukat hiç düşünmeden etrafına sinsi sinsi bakmış ve sormuş:
 

‘'Kaç olmasını istersiniz.''
 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?