USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

GÜNÜMÜZDE YAŞANAN SAVAŞLAR VE BEKLENEN MEHDİ!..

28-04-2016

İslam coğrafyasında yaşanan iç savaşlar, kaoslar, artan yoksulluk ve değişen dünya düzenleri.. Mehdi beklentilerini ayyuka çıkarmakta.. Hatta mehdi beklentisi İslam coğrafyasını değil tüm dünyayı ve dinleri sarmış durumda..
Yahudilikten ve Hıristiyanlıktan İslam'a giren bazı insanların kendi dini kültürel birikimlerinden bir kısmını da beraberlerinde taşıdıkları bilinen bir gerçektir. Özellikle henüz Allah Resulü hayattayken İslam'a giren  bazı önemli Hıristiyan asıllılar Yahudilik ve Hıristiyanlıktan birtakım haberleri, alışkanlıkları taşımayı da  ihmal etmemişler.
Özellikle cennet, cehennem, kıyamet   gibi metafizik kavramlar ve İsa'nın inişi, Mehdinin zuhuru, Deccal, Ye'cüc Me'cüc,  ve kıyametle ilgili konularda  bolca rivayetlerde bulunmuşlar. Tevrat ve İncil'deki    bilgileri tabir caizse "İslamlaştırmışlardır.”
 Kurân 'da herhangi bir yerde İsa'nın tekrar dönüp geleceğine ilişkin hiçbir bilgi yokken, buna dair doğruluğu ispatlanmış  bir hadis de bulunmazken, İsa'nın tekrar gelip dünyayı imar edeceği şeklindeki Hıristiyanlık Mesih inancı Müslümanlarca da benimsenmiştir. Mehdi inancında da aynı kural geçerlidir.
Mehdi kelimesi "hidayet görmüş" ya da "hidayet edilmiş" anlamındadır. Fakat daha sonraları mehdi, kıyametin alametlerinden olarak dünyanın fesada gittiği, haksızlığın çoğaldığı ve Allah'a ibadet edenlerin, azaldığı bir ortamda çıkıp dünyayı ıslah edecek, fesadı halledecek, insanları mutluluğa  götürecek bir dini önder motifine ad olmuştur.
Rivayetlere göre de mehdi, Hz. Peygamber soyundandır ve bir gün çıkıp dünyayı adaletle dolduracak, maddî açıdan da refaha kavuşturacaktır.  Onun hükümetinden hem göktekiler hem yerdekiler razı olacaklar. Gök alabildiğine bereketlerini yağdıracak, yer de içindeki bütün hazinelerini dışarıya çıkaracaktır. Ayrıca mehdinin siyah bir bayrağı olacak, altında Müslümanlar toplanacaklar ve fakat cihat fiilen olmayacaktır; her şey mana alemin de  dua ile halledilecektir. Mehdinin İstanbul'u fethedeceğini ihbar etmek de ihmal edilmemiştir.
 Hemen hemen tüm dinlerde bir kurtarıcı Mesih inancı göze çarpar. Yahudiler de de bir kurtarıcı(Mesih) bekleme inanç haline gelmiştir.
Tevrat'ta, geleceğinden bahsedilen bir salih adamdan söz edilerek, "…Salih kulum birçoklarını kendi bilgisiyle salih kılacak ve fesatlarını kendisi yüklenecek ve günahkarlar  için şefaat etti." denmektedir.
Tevrat'ın Yeremya ve Hezekiel bölümlerinde de "Davut" adında salih bir zatın kral olacağı; çoban olacağı, doğruluk ve adaletle hükmedeceği; O'nun günlerinde Yahuda' nın kurtulup İsrail'in emniyete kavuşacağı anlatılmaktadır.
Hıristiyanlara göre ise, Hz. İsa beklenen Mesih'tir. Fakat İsa tekrar dünyaya gelecek ve dünyayı adaletle dolduracaktır.
Yahudi ve Hıristiyan kaynakları Mesih imajından bağımsız düşünülemeyen bu, mehdilikle ilgili rivayet edilen hadislerin bir kritiğini yapmış olan ve ciddi araştırmalar da bulunan  İbni Haldun, hiç birisinin de güvenilir hadis olmadığını ortaya koymuştur. Hepsinin de rivayet zincirindeki   abartılarını,  ayrıca manalarındaki çelişkileri inceleyip açıkladıktan sonra ise "ahmak tabiatlı, tecrübesiz, kendilerini doğru yola sevk edecek akılları ve bilgileri olmayan kimseler meselenin içyüzünü, nesil ve nesebini ve nerede zuhur edeceğini bilmeden ben mehdiyim diye zuhur edenlerin çağrısına icabet eder." Diyerek sonsözü söylemiş olmaktadır.
Kurtarıcı bir Mehdi ya da Mesih düşüncesinin oluşmasında şüphesiz bazı faktörler rol oynamıştır. Bunlardan birincisi, İslam'da başka diğer milletlerde de Mesih fikrinin bulunup, bunun yeni ihtidalarla Müslümanlar arasında yayılmasıdır. Bu İslam ümmetini yıkıp çökerten çok öldürücü bir hastalıktır.
İkinci bir sebep ise şudur; Yavaş yavaş zayıflamakta ve güçten düşmekte olan İslam toplumunun ileri gelen alimleri fiilî mücadeleyi bırakıp, toplumun bozukluklarıyla mücadeleye girişmemişler,  bunun yerine hem kendilerini hem de halkı avutacak olan parlak(!) fikirler bulmuşlardır.
 Kaf dağı masallarını andıran söz konusu mehdi tasavvuru da bu fikirlerdendir. Çelişkiye bakınız ki Allah Resulü zamanında bile dünya mutlak adaletle doldurulamamış, ama mehdi zamanında doldurulacaktır. Biz de zamanımızın adaletle dolmasını, dünyanın hakimleri olmayı isterdik…
 Müslüman halklar hep, sırtlarını dayayacak, bir gün gelip kendilerini kurtaracak, selamete erdirecek bir salih zat imajına angaje olmuştur. Sade halde taklitle kalmamışlar, geleceklerini de taklidî ve boyun eğme açısından garanti altına almışlardır.
Allah'ın Kitabı'nda ve Resulü'nün(SAV ) sahih sünnetinde bu tür safsatalar yer almamaktadır. Kurân bize hep çalışmayı emretmektedir. Allah(C.C.) Kitab-ı Kerim'inde, "Ey bürünüp sarınan, kalk artık(insanları) uyar"'  buyuruyor;  "Sizden hayra çağıran iyiliği emredip kötülüğü meneden bir topluluk bulunsun…"  buyuruyor;  "(İnsanları) Allah'a çağıran, iyi iş yapan ve ben Müslümanlardanım diyenden daha güzel sözlü kim vardır?"  buyuruyor; Fitne kalmayıncaya ve dinin tamamı Allah'ın oluncaya kadar   onlarla savaşın."   Buyuruyor  ama mehdinizi bekleyin, kutuplarınıza, şeyhlerinize bel bağlayın, demiyor.
 Siz gayret göstermezseniz Allah size her asırda bir kurtarıcı   gönderir, demiyor. Sonuç olarak, artık Müslümanların Musa'nın asası, İsa'nın nefes mucizesini gölgede bırakacak tarzda olağanüstü mucizevi beklentileri, tabir caizse Süpermen düşlerini bırakıp ilme, amele, cihada sarılmaları, Allah için çalışıp didinmeye başlamaları zamanı çoktan gelmiş geçiyor. Her Müslüman kendisinin mehdisi olmak zorundadır. Bundan başka mehdi yoktur ve olmayacaktır. Allah, "Bir toplum kendilerindekini değiştirmedikçe Allah onların durumlarını değiştirmez. "buyuruyor. O halde Allah'ın istediği gibi Müslümanlar olmak zorunluluğumuz var.
 
Siyasî, dinî, millî, ticarî, pek çok menfaatleri uğrunda 1300 kusur seneden bu yana Mehdî' den ve mehdîlikten  medet uman nice liderler, şarlatanlar, ihtilalciler, şeyhler görüldü. Gerçek dinî kültür ve bilgi verilmeyen halk topluluklarında bundan sonra daha niceleri görülecek, kim bilir?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?