USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

“BAŞIMIZ SAĞOLSUN” demek çok mu zordu?

19-09-2015

 Başbakan Tayyip Erdoğan ın en  son katıldığı canlı yayı programında, dışarıda kıyametler koparken,15 yaşında bir çocuk şu veya bu nedenden dolayı hayatını kaybetmişken,iki arada bir derede bırakılan polisimiz delirme noktasına gelmişken yine aynı gün dört polisimiz şehit olup,çıkan olaylar yüzünden yine iki kişi kaybetmişken..yani herkesin canı burnunda iken..

Başbakanımız ülkede sanki hiçbir şey yaşanmıyor, her şey güllük gülüstanlıkmış  gibi yine kendine has üslubuyla bir  çocuğun ölümüne kuru bir başsağlığı dahi dilemeden, olayları borsanın iniş çıkışlarına bağlaması,önce dost sonra düşman ilan ettiği Gülen Hocaya yine en ağır cümlelerle saldırması, gerçektende vahimdi,acıydı..

Üstünü hangi eğitim, danışmanlık, imaj veya retorikle örterseniz örtün, üzerimize düşen bu karanlık çekirdeğin gölgesi bir katil balina gibi dolanıyor derinlerde; kâh beliriyor, kâh kayboluyor. 

Bir insanın kaderi de, bir ülkenin kaderi de işte bu karanlık çekirdeğe takılıp kalabiliyor. 

Hatta koca bir ülke o insanın en karanlık noktasına büzüşüp tıkanabiliyor.

Bugün hak ettiği bir lider tarafından yönetilen Türkiye, işte bu karanlık çekirdeğin çevresinde bir girdaba sürükleniyor.

Ceninden çocukluğa ve oradan ergenliğe ulaşan o çakıllı yolda yaşananlar, bir varlığı son nefesine kadar gölge gibi takip ediyor.

Ve  Başbakan Erdoğan , psikolojisini çok iyi tahlil etmiş ve bu psikolojiyi manipule edecek bütün araçları çevresine yerleştirilmiş güçler tarafından artık zombileştirilmiş bir figür olarak son günlerini yaşıyor.

Ekranlarda görünen sanki bir ülkenin lideri değil,öfkesine kinine esir düşmüş,kendisini desteklemeyenlerle arasına keskin bir çizgi çizmiş ve yine de hırsını alamayarak intikam söylemlerine sığınmış birisi vardı karşımızda..

Gerçeklikten kopmuş olması; kendinden üçüncü şahıs olarak bahsetmeye başlaması; (“Bu Recep Tayyip Erdoğan değişmez!”) kendini doğruluktan muaf görüp her türlü yalanı söyleme lisansına sahip olduğunu düşünmesi;  kontrolsüz öfke nöbetleri vs vs.
Ama ne yazık ki bu millet artık ne olursa olsun ötekileştirilmekten bıkmış,hakkın hukukun gerçek manada uygulandığı,dürüstlük,saygınlık ve huzur istiyor..

Güvenmek istiyor.

Bu son olaylara, AKP milletvekili, hükümetin her türlü icraatlerinin bir numaralı savunucusu Şamil Tayyar bile çıldırdı ya..düşünün artık siz durumun ne kadar da vahim olduğunu artık..

TEBESSÜM

Bir tıp kongresinde doktorlar tıpta gerçekleştirdikleri son gelişmeleri anlatıyorlarmış. İngiliz cerrah çıkmış kürsüye anlatmaya başlamış;

– Bir trafik kazasında bir adamın sadece bir parmağı sağlam kalmıştı. Biz onu aldık. Ona vücut ekledik. Organlarını, kasları ekledik. O kadar mükemmel yaptık ki çok çalışkan bir insan oldu. 50 kişinin yapacağı işi yaptı. 50 kişi işsiz kaldı.

Kürsüye Alman cerrah çıkmış;

– Biz bir kişinin sadece bir tel saçını bulduk. Ona organlarını ekledik. Kemik ekledik, kas giydirdik. O kadar muazzam yaptık ki çok süper birisi oldu. Çok çalışkandı. 100 kişinin yapacağı işi yapıyordu ve 100 kişiyi işsiz bıraktı.

Kürsüye Türk cerrah çıkmış;

– Siz var olan, elle tutulabilir şeylere vücut yapmışsınız. Biz daha zor olanı yaptık. Bir” tik “bulduk. Onu aldık, ona uzuvlar ekledik, kemik ekledik, kas yaptık. Bu kişi o kadar çok çalıştı ki başbakan oldu. Ve 2.000.000 kişiyi işsiz bıraktı.

GÜNÜN SÖZÜ

B ir toplumu tahrip etmenin en etkili yolu,o toplumun parasını tahrip etmektir.

V.LENİN

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?